Hüve Nüktesi ile ilgili bir nükte -2-
Dünkü yazımızda, Risâle-i Nurlarda kusur gibi görünen cümleler üzerinde çalışmak lâzım geldiğini ifâde etmiştik.
Her okuyuşumda hep “Bir kusur var.” diye düşündüren bir cümlenin arka planını Allah’ın izniyle fark ettim. Cümlenin aslını vermeden önce, aynı omurgada başka bir cümle kuruyorum:
“Her bir adamda, nihayetsiz bir zenginliği, nihayetsiz bir kuvveti, nihayetsiz bir ilmi bulunmak lâzımdır ki bu işlere medâr olabilsin.”
Yukarıdaki cümlede “-i” iyelik takılarının fazlalık olduğu, vasat her Türkçe sevdalısının fark edebileceği bir durumdur. Bu cümle nasıl düzelir, dense; verilecek cevap zor da değildir:
“Her bir adamda nihayetsiz bir zenginlik, nihayetsiz bir kuvvet, nihayetsiz bir ilim bulunmak lâzımdır ki, bu işlere medâr olabilsin.”
Hüve Nüktesi’nde şöyle bir cümle geçmektedir:
“…her bir zerre ve her bir parça havada nihayetsiz bir hikmet ve nihayetsiz bir ilmi, irâdesi ve nihayetsiz bir kuvveti, kudreti ve bütün zerrâta hâkim-i mutlak bir hâssaları bulunmak lâzımdır ki, bu işlere medâr olabilsin.”
Bilindiği gibi, iyelik 3.t.ş. eki olan i /si takıları, eklendikleri kelimeye “onun” mânâsını katar. Başta verdiğim örnekte “zenginlik, kuvvet, ilim” kelimelerinin sonuna iyelik 3.t.ş. ekleyerek bu kelimeleri “zenginliği, kuvveti, ilmi” şeklinde yazmak bir anlatım kusuru teşkil etmektedir.
Türkçe testlerinde “Yemek yapmasını bilmiyormuş.” gibi bir cümle “gereksiz iyelik eki kullanmaktan kaynaklanan bir anlatım bozukluğu” diye verilir. Çünkü “yapma” sözüne fazladan eklenmiş “-sı” iyelik eki, o kelimeye “onun” mânâsını ilâve eder. O zaman da cümle “Yemek onun yapmasını bilmiyormuş.” gibi bozuk bir hal alır. Doğrusu: “Yemek yapmayı bilmiyormuş.”
İlk bakışta Hüve Nüktesindeki ifâde, anlatım kusuru taşıyor gibi göründü:
“…her bir zerre ve her bir parça havada nihayetsiz bir hikmet ve nihayetsiz bir ilmi, irâdesi ve nihayetsiz bir kuvveti, kudreti ve bütün zerrâta hâkim-i mutlak bir hâssaları bulunmak lâzımdır ki, bu işlere medâr olabilsin.” yerine, iyelik eklerinin kullanılmadığı şu şekil daha uygundu sanki:
“...her bir zerre ve her bir parça havada, nihayetsiz bir hikmet ve nihayetsiz bir ilim, irade ve nihayetsiz bir kuvvet, kudret ve bütün zerrata hâkim-i mutlak bir hassalar bulunmak lâzımdır ki, bu işlere medâr olabilsin.”
Lâkin Hüve........
© Yeni Asya
visit website