Görev adamı
Bediüzzaman: “Hemen acele sağlam bir sepet bul getir, kapaklı olsun” dedi. Zübeyir çarşıya koşarak gitti, bir sepet bulup getirdi. Bediüzzaman Zübeyir’e “Risale-i Nur kitaplarını sepetin içine yerleştir ve bir iple sıkıca bağla” dedi. Zübeyir kitapları aldı, sepete tek tek yerleştirdi ve sıkıca bağladı.
Kısa bir zaman sonra bir ziyaretçi kapıyı çaldı. Zübeyir kapıyı açtı. Ziyaretçi, “Ben Çaldıran’dan geldim, Üstad’ı ziyaret etmek istiyorum” dedikten sonra Zübeyir “Biraz bekleyin” dedi. Zübeyir odaya gitti “Üstad’ım biri geldi size selâm vermek istiyor” dedi. Bediüzzaman, “Hemen gelsin” deyince ziyaretçi odaya geldi. Bediüzzaman, “Kardeşim tam zamanında geldin. Benim İran’da bir talebem var. Oranın en büyük âlimidir. Bu sepeti ona vereceksin” dedi. Ziyaretçi Bediüzzaman’dan sepeti ve ne yapacağını öğrendikten sonra “Peki Üstad’ım” diyerek oradan ayrıldı.
Aradan bir zaman geçti. Bir gün Çaldıranlı ziyaretçinin bir........
© Yeni Asya
visit website