menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hakikat tekelciliği ve “dâne-i hakikat” arayışı-2

10 1
03.02.2025

İsmini değiştirmekle hakikatin mahiyeti değişir mi? Zulme ‘adalet’, fakirliğe ‘zenginlik’, istibdada ‘ileri demokrasi,’ yalana ve propagandaya ‘hakikat’ deyince değişiyor mu?

Baskıya, zulme, yolsuzluğa, adam kayırmaya, riyakârlığa ‘âdil düzen’ deyince İslâmî olmayacağı gibi; hak, hukuk, adalet, insanca yaşama düzeni sağlamaya çalışan demokrasi, sırf Yunanca kökenli diye “kâfir düzen” olmaz.

YİTİĞİMİZ...

“Hikmet, değerli bilgiler mü’minin yitik malıdır. Onu nerede bulursa almaya, daha hak sahibidir.”1 Çin’de bile olsa...

Bediüzzaman Hazretlerinin değerlendirmelerine yakından baktığımızda genelleme yapmadığını görürüz. İnsanı, duyguları, sıfatları, felsefeyi veya Avrupa’yı olumlu veya olumsuz yönleriyle değerlendirir.

Medeniyetin güzel yönleri “insaniyet-i suğra”dır. Yani, insanlığın hakikî kemali (insaniyet-i kübra) İslâmiyet vasıtasıyla olmakla beraber; medeniyetin güzellikleri de insanın kemalini gösterir. İnsanlık İslâm’ın ölçülerine tam uymakla yükselecek, kemale erecektir.

Ona göre; “Her Müslimin her vasfı Müslim olmak vacib iken, haricen her dem vaki, sabit değildir. Öyle de, her kâfirin her vasfı kâfir olmak, küfründen neş’et etmek yine lâzım değildir. Her fasıkın........

© Yeni Asya