Şahsî hataların üstü örtülür
O hadiseden çıkarılacak en büyük bir ahlâk dersi ise şudur: Zaafına yenik düşerek Okçular Tepesi’ni hangi Sahabelerin terk ettiği hususu hiçbir zaman bilinemedi, öğrenilemedi. Yani, o şahsî hatalar hiç ifşâ edilmedi; üzerindeki sır perdesi yırtılmadı. Bilâhare, içtihad farkı sebebiyle karşı karşıya gelen ve birbirinin kanını dökecek, canına kıyacak kadar zıtlaşan Sahabeler dahi, o Okçular Tepesi meselesini hiç gündeme getirmediler ve şahsî zaafları birbirine yüzüne vurmadılar. Âdeta, birbirlerinin kusurlarına karşı gözlerini yumdular.
Bu hadise, birbirine düşman hale bile gelse, Sahabelerdeki yüksek ahlâkın hiç pörsümeden devam ettiğini gösteriyor.
«
Elazığ temsilcimiz Terzi Hasan Abinin işyerinde bu tür meseleler üzerinde sohbet ederken, “Dindar Demokratlar”dan kıymetli dostumuz Atik Bey son derece ibretli ve o nisbette düşündürücü bir anekdot anlattı. Yaşanmış bir hikâyeyi şu sözlerle nakletti:
Emekliye ayrılmış yaşlıca bir öğretmen parkta otururken, yanına genç bir adam geldi. Emekli öğretmenin elini öpmek istedi. İkisi arasında şu diyalog yaşandı.
- Hocam beni tanıdınız mı?
- Yok evlâdım tanıyamadım. Kusura bakmayın, yaşlılık işte.
- Hocam, ben liseden sizin öğrencinizim. Sizi örnek alarak ben de........
© Yeni Asya
