İstibdat zincirleri hürriyet ve meşveretle kırılır
Bunun için Bediüzzaman’ın gösterdiği formül, iki temel esasa dayanıyor: meşveret ve hürriyet. Ve ikisini de “şer’iye” sıfatını ekleyerek zikrediyor.
Zira meşveretin de, hürriyetin de gerçek anlamlarıyla anlaşılıp yaşanabilmesi, İslâmın gösterdiği ölçülere göre tanımlanıp yorumlanmalarına ve o şekilde uygulanmalarına bağlı. Onun için Said Nursî, tâ meşrutiyet günlerinden itibaren yaptığı izahlarda ısrarla hep “hürriyet-i şer’iye” ve “meşveret-i şer’iye” ifadelerini kullanıyor.
Meşveret-i şer’iyenin çeşit çeşit istibdat kayıt ve zincirlerini açıp dağıtabilmesi için ise, imandan kaynaklanan şehamet, cesaret ve dirayetle yine imanın getirdiği şefkatin bir araya gelmesi ile doğacak olan hürriyet-i şer’iyeye ihtiyaç var.
Hürriyeti “imanın bir........
© Yeni Asya
