menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kurbanın zamanlar üstü mesajı - Hac notları - 11

16 1
02.08.2025

Kurban, yalnızca bir hayvanın kesilmesinden ibaret değildir. O, Allah’a yaklaşmanın ve O’nun rızasını kazanma yolunda gösterilen bir ubudiyet nişanesidir. Kurbanın sadece şekil yönü değil, derin bir mana boyutu da vardır. Bu mana bizi, binlerce yıl öncesine, Âdem’in (as) iki oğlunun kıssasına götürür.

Kur’ân-ı Kerîm bu olayı şöyle anlatır: “(Ey Resûlüm!) Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini hakkıyla oku! Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden (Hâbil’den) kabul edilmiş, diğerinden (Kâbil’den) kabul edilmemişti.”1

Her iki kardeş de görünüşte kurban görevini yerine getirmişti. Ancak biri kabul edilmiş, diğeri reddedilmişti. Bu durum, meseleye sadece şekil olarak yaklaşmanın yeterli olmadığını gösteriyor. Ayet, bize şunu bildiriyor: Allah’ın bir emrini yerine getirmek ile o emrin özündeki manayı kavrayıp samimiyetle uygulamak birbirinden farklıdır. Hâbil, Allah’a en güzel ve en değerli olanı sunmuştu. Kâbil ise elindekinin işe yaramaz kısmını vermekle yetinmişti. Aralarındaki fark yalnızca verdikleri kurbanlarda değil; niyetlerinde, samimiyetlerinde ve teslimiyet anlayışlarında gizliydi. Bu noktada Risale-i Nur’un yaptığı önemli bir ayrımı hatırlamak gerekir:

İbadet Etmek Ayrıdır, Ubudiyet Ayrı

Risale-i Nur’da ibadet ile ubudiyet arasındaki fark şöyle açıklanır: “Allah’ın emirlerini yapmaktan ve nehiylerinden sakınmaktan ibaret olan ibadet...”2 “Ubudiyetin ise sırr-ı esası; niyaz, şükür, tazarru, huşu, acz, fakr, halktan istiğna cihetiyle o hakikatin kemaline mazhar...”3 olmaktır. Yani bir ibadeti sadece şeklen yerine getirmek........

© Yeni Asya