İnsan yüzünün sırları-4
Görüş - Dr. (PhD) İntizam Seyda Durgun
6. Edebiyatta İnsan Yüzü
6.1. İnsan Yüzünün Edebiyattaki Sembolik Anlamı
Türk edebiyatında şairler, yüz-yıllardır insanın iç dünyasını, duygularını ve dış görünüşünü şiirlerinde en güzel şekilde ifade etmişlerdir. İnsan yüzü, sevinci, üzüntüyü, aşkı, öfkeyi, yalnızlığı ve daha birçok duyguyu yansıtan bir ayna gibidir. Şairler de bu aynayı kullanarak, okurlarına derin anlamlar taşıyan şiirler sunmuşlardır.
İnsan yüzü, şiirlerde genellikle aşağıdaki gibi temsil edilir:
• Aşkın sembolü: Gözler, dudaklar, ten gibi yüzün çeşitli özellikleri, aşkın coşkusunu ve hasretin derinliğini ifade etmek için kullanılır.
• İç dünyanın aynası: Yüz, kişinin ruhunun bir yansıması olarak görülür. Gözlerdeki ışıltı, mutluluğu; kırışıklıklar, yaşanmışlıkları; solgunluk, üzüntüyü ifade eder.
• Toplumsal sorunların ifadesi: Yüz, bazen de toplumdaki adaletsizlikleri, yoksulluğu ve acımasızlığı yansıtan bir araç olarak kullanılır.
• Hayatın anlamının sorgulanması: İnsan yüzü, hayatın anlamı, ölüm ve varoluş gibi temel sorulara cevap bulunmasında önemli bir rol oynar.
İnsan yüzünün, şiirlerde bu kadar önemli bir yer tutmasının birkaç nedeni vardır:
• Bütünlük ve birlik (Tevhid): Her insanın bir yüzü olduğu için, yüz üzerinden bir iletişim kurulması her okuyucunun kendisini şiire daha yakın hissetmesini sağlar.
• Duygusal yoğunluk: Yüz, çok çeşitli duyguları ifade edebilen bir araçtır. Bu nedenle, şairler yüzü kullanarak okurlarında derin duygusal izler uyandırabilirler.
• Tanımlama gücü: Yüz, fiziksel özelliklerinin yanı sıra, psikolojik durumları da yansıtır. Bu nedenle, şairler yüzü betimleyerek karakterleri daha gerçekçi ve inandırıcı hâle getirebilirler.
Türk edebiyatında insan yüzü, özellikle sevgi, aşk ve güzellik temaları çerçevesinde sıkça işlenmiş bir konudur. Şairler, insan yüzünü farklı açılardan ele almış ve estetik bir unsur olarak kullanmıştır.
6.2.Fuzulî’nİn Su Kasİdesİnde İnsan Yüzü
Fuzulî, Su Kasidesinde Hz. Peygamber’in yüz güzelliğini anlatan dizeler kaleme almıştır. İnsan yüzünün manevî ve fiziksel güzelliğini yüce bir tema etrafında işler. Bu dizelerde, suyun saf ve temiz yüzü gibi Hz. Peygamber’in yüzüne duyulan hayran-lık dile getirilir.41
“Suya virsün bâğban gülzârı zahmet çekmesün
Bir gül açılmaz yüzün tek virse bin gülzâra su.”
(Bahçıvan gül bahçesini suya versin, boşuna zahmet çekmesin,
Çünkü o bin gül bahçesine su verse bile senin yüzün gibi bir gül açılmaz.)
6.3. Kaygusuz Abdal’ın Şİİrİnde İnsan Yüzü Algısı
Kaygusuz Abdal, Türk-İslâm âleminin şairlerinden biridir. 14. Yüzyılın sonları ile 15. Yüzyılın başları arasında yaşadığı tahmin edilen şair, Alevî-Bektaşî düşüncesinin önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilir. Şiirlerinde genellikle insanın iç dünyası, Allah sevgisi, kâinatın birliği gibi konulara yer vermiştir. Yunus Emre’den etkilendiği kabul edilen Kaygusuz Abdal, onun şiirlerindeki sadelik ve samimiyeti kendi şiirlerine yansıtmıştır.
“Bu âdem dedikleri,
El ayakla baş değil.
Âdem manaya derler,
Suret ile kaş değil.”
Şair, “Bu âdem dedikleri” diyerek insanı tanımlarken, onun sadece bedeninden ibaret olmadığını belirtir. “El ayakla baş değil” ifadesiyle insanın fiziksel özelliklerinin onun özünü oluşturmadığını vurgular. Asıl önemli olanın “Âdem manaya derler” dediği gibi insanın iç dünyası, yani manevî boyutu olduğunu söyler. “Suret ile kaş değil” diyerek de insanın dış görünüşünün, onun gerçek kimliğini yansıtmadığını ifade etmektedir denilebilir.
6.4.Nazım Hİkmet’İn Memleketİmden İnsan Manzaraları şİİrİ
Nazım Hikmet, şiirlerinde insan yüzünü genellikle toplumsal bir ayna olarak kullanır. Özellikle “Memleketimden İnsan Manza-raları” şiirinde,........
© Yeni Asya
visit website