İnsan merak ettikçe öğrenir
Aklımız ermeye başladıkça çevremizdeki şeyleri merak ediyor; annemize, babamıza veya yakınımızda olanlara sorarak öğrenmek istiyoruz. Çünkü böyle yaratılıyoruz: “İlgili ve meraklı”. Kesinlikle biz insanları diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerimizden birisi bu! Ne var ki sonraki yıllarda tercih ve irademize bağlı olarak bu ilgi ve meraklarımızı ya aynen koruyor veya zayıflatıyor yahut da büyük ölçüde işlevsiz kılıyoruz.
Rahatlıkla söyleyebiliriz ki yaratılışımızda var olan insanî özelliklerimizden birisi “ilgili olma ve bilgilenme isteği”dir. Buna “öğrenme” arzusu da diyebiliriz. Çünkü öğrenmenin arkasında “ilgili olma” ve “merak etme” duygusu vardır. İnsan merak ettikçe öğrenir, merak ettiği şeyleri öğrenir, merakı seviyesinde öğrenir!
İşte “İslâmiyet-i Kübra (büyük insaniyet)” olan İslâmiyet diğer duygularımız gibi bu insanî duygumuzu da geliştirici, sümbüllendirici bir eğitim programı koyuyor önümüze. Hatta İslâm genel anlamda tam da böyle bir eğitim programının adıdır, denilebilir.
Her şeyden önce Yaratıcımız “mutlak âlim” olan bir Zât-ı Akdes’tir. O bizi de bilmeye, bilgilenmeye........
© Yeni Asya
