Depremde “rant siyaseti”
Tam da depremin ardından “24 bin sosyal konut” perdesinde 31 Mart seçimlerinde halka karşı “İstanbul’un gündeminde yoksa bizim de gündemimizde yok” teminatını verdikleri Kanal İstanbul’un yeniden gündeme getirilmesi bunlardan biri.
Depremde sırf muhalefette olduğu için Büyükşehir Belediyesi’nin açıkça dışlanıp âdeta yok sayılması, düşmanın düşmana yardım elini uzattığı felâkette bile Türkiye’nin en büyük belediyesi ile işbirliği ve koordinasyona yanaşmaması, “iktidar cephesi”nin hâlâ 1 milyon 100 bin oy farkıyla kaybettiği İstanbul seçiminin intikamını alma peşinde olduğunu ortaya koyuyor.
Siyasî kutuplaştırma o derece derinleştirilmiş ki depremde bile karalama kampanyalarıyla siyasî rakiplerini yıpratma sorumsuzluğu sergileniyor.
BAĞIŞLARIN AKIBETİ BİLİNMİYOR…
Muhalefet belediyelerinin birer sivil toplum yardım kuruluşu gibi daha ilk günden itibaren canla başla arama-kurtarma çalışmalarının, on binlerce vatandaşa yemek dağıttıkları seyyar mutfaklarının, kurdukları çadır ve konteynır kentlerin görünmemesi için her türlü katakulliye başvuruldu.
O denli ki “muhalefetin on bir büyükşehir belediyesi var, nerede bu belediyeler? Bu belediyeler acaba buralara uğradı mı?” diyen Cumhurbaşkanı’nı rahatsız etmemek ve “haklı” çıkarmak için geçtiği yol güzergâhında muhalefet........
© Yeni Asya
