Nasılsınız?
Bunun içindir ki ilk temasta baş vurulan ilk soru:
“Nasılsın?”
Soruya, derakap veriler cevap:
“İyiyim.”
İnsanlar ya gerçekten tamamen iyi durumda ya böylece, dilleri hep duada! Yani iyiliği, iyi olmayı temenni ediyoruz bu yuvarlak cevapla. Aksi ise, verilen cevap, düpedüz hakikatsizlik olur.
Nasılsın? İyiyim. Nasılsın? İyiyim…
“İyiyim” de…
“De” bağlacında öyle bir mana yüklü ki bir dokunsan, bin ah hemen hazırdır; eklenir, yüklenir, sıralanır bu “de” sözcüğüne.
Tamam da; hani, biraz önce “iyiyim” demiştin!
İyi olan insanda, bu şekvalar neyin nesi?
Ya, bunca zamandır, bunca insandan ezkaza “iyi değilim” cevabı alsa idik eli kısa, ömrü kısa, iktidarı kısa insanlar olarak ne yapabilirdik? Müştekîye faydamız ne olurdu acaba?
Dil, susarsa, “şükrân” olur; sızlanırsa “küfrân” olur nimete.
Bu ayrıntıyı, birbirinden ayırt etmek; bu gerçeği, bilmek gerek.
........© Yeni Asya
