Bilgin Abi’nin günlük defterinden (24)
Ah Selim Ali ah! Anlıyorum seni; dünya nereye gidiyor, diyorsun.
Döndüğüne göre her gün başka yerdeyiz demektir. Arada ırgalanmasa hepten sabit olduğunu sanacağız. Ayrılıklarda anlıyoruz ki bir gidiş var. Aynaya bakınca alnımızdaki çizikler yolculuğumuzdan izler. Saçlarımız ak pak türküler söyler. Ölümler pamuktan örtüler içinde kucaklayıp götürünce ipekten nârin tenimizi… işte o zaman gidişin ne olduğunu… “Hah, bu!” diye anlarız. Güle güle…
Bilgin Abi, hislerimin kabardığını görünce sessizliğe iyice bürünmüştü. Gençler arayla; ihtiyarlar sırayla diye bir sözü hatırlamıştı belki de! Ben devam etsem belki de hiç konuşmayacaktı bugün ama sustum ki şu gidişata dair bir şeyler desindi. Gerçi sussa da dinlerdik onu. Suskunluğun dilini de öğretmişti bize. Fakat kelimelerin bir meyve gibi dimağımıza düşmesi için de manevî sepetlerimizi de hazır ederdik. Bugünler ele bir daha ya geçer ya geçer giderdi elden avuçtan. Sırayla konuşmazdık ama sıra ondaydı. Yine tane........
© Yeni Asya
