Bilgin Abi’nin günlük defterinden (23)
Daha çok gençsin Selim Ali. Senin ve gelecek Selim Aliler adına sıkıntıları bizler çekmişizdir diye düşünecek oluyorum derken… yok; cehaletin, zulmün, fukaralığın bir yerden çıkıp geldiğini görüyorum. Bitmedi bunlar, diye sessiz sorularım çoğalıyor.
Nedir bu bazı “şaşmayan” adresler Bilgin Abi? Yeşilçam filmleri gibi şu bizim döngümüz.
“Birleşen Kalpler, Ayrılan Yollar, Yıllar Sonra…”
Ayrı kahramanlar; roller aynı… Adı değişik ama aslı aynı: Adı konulmuş/konulmamış darbeler, vesayet, yasaklar, korkular, dayatmalar…
Senaryoların hep aynı kalemlerden çıktığını, bir şebekenin hayatı zehirlemek, şevki, ümidi, sevinci kırmak için hep tetikte olduğunu taa Kabil’den başlayarak tane tane anlatmaya başladı. Kıyâmete kadar sürecek oyun içinde oyunların kurbanı olmamanın yollarını bulmak için de okumak, okumak, okumak diyordu.
Okuyalım bakalım Selim Ali; Bilgin Abi’nin günlüklerine düştüklerini.
İNSANLIĞIN İKİ YAKASI
Niye bu gereksiz tartışmalar? Birbirimizi bu kadar yormanın adını koyamıyorum. Ne bu ben, ben, ben? Dünya dar değil; kafalarımız dar. Yunus'un çocukları da şiir gibi yaşayamazsa daha kimler yaşasın?! Bunun da baş şartı hürriyet... Bunun ne olduğunu da Said Nursî, kendine ve başkasına zarar vermeden yaşamak, diye çok net tarif etmiş. Dünya, hürriyetin yakasını paçasını böyle çekiştirirse; iki yakamız kıyamete kadar bir araya gelmez.
ARANIYOR
........© Yeni Asya
