“Kâinatın mayası”
Selim Ali, bu sinir, sabırsızlık hayra alâmet değil. Hemen köpürüyoruz. Yeşil yanar yanmaz; uçacaksın! Yoksa kornalar, el kol işaretleri, argo laflar... Ne var, ne oluyoruz? Ne var gittiğin yerde?
Bugün yarın öleceksin. Kul hakkı diye bir şey var. Her şeyi çiğneyip geçiyorsun. Kabalık bu. Cehalet. Arsızlık. Hadsizlik. Aslında hayatın dışına çıkmak bu. Yaşamayı unutmak…
Burası şehir; git köyüne o zaman! Dikleneceksen; israf etme öfkeni; zalimlere diklen; gücün yetiyorsa!
Bu basitlikler insanın kimliğini, ucuzluğunu ele veriyor, diyecekti Bilgin Abi.
Uzatmaları oynuyor dünya zaten. Oyun çoktan bitmiş de haberimiz yok belki!
Gelecekler; gelmiş, gitmiş. Biz kalmışız buralarda.
İyi geçinelim bizim gibi âcizlerle diye de mırıldanırken Selim Ali ile kulak kesildik.
Konuşması üstündeydi bugün Bilgin Abi’nin. Selim Ali de bir bu tarafa bir öbür........
© Yeni Asya
