Dilsiz şeytan olmamak
Lakin ne zaman ki hak karşısında susar, batıla karşı sessizleşirse; işte o zaman dilsiz bir şeytana dönüşür. Zira “hakikat” ancak cesaretle, sadakatle ve sadırdan gelen kelamla yaşar. Kitabî değil, hitabî bir ruhtur bu. Sessiz kalmak, hele de zalimin zulmüne, cahilin cehaletine, müstebitin keyfiliğine karşı susmak; sadece susmak değildir, zulme dolaylı bir ortaklıktır.
Söz, sadırdan gelmeyince sadra şifa olmaz. Biri çıkar ve der ki: "Eskiyi unutun! Artık böyle doğru olacak bundan başka doğru yoktur, yalnız doğru olan benim söylediğimdir" tarzında derse toplumun tepkisini tamir edemez. Çünkü mutlak güç, insanı bozar; hele ki ene ile şişen, hayalde........
© Yeni Asya
