menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bediüzzaman’dan matbuat alemine miras gazetecilik prensipleri: Edipler edepli olmalı

11 1
21.02.2025

Yeni Asya, “gerçekten haber veren” bir anlayışla, İslâmî terbiyeyi gözeten bir incelikle, “doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu ve istikameti gösterme” hassasiyetiyle millete seslenme idealini ilk sayısından itibaren devam ettirmektedir.

Tedennî-i milletten ciğeri yanan, hastalanmış İslâm dünyasının tedavisi ve te-rakkîsi için büyük bir cehd içinde yollara düşen Bediüzzaman Said Nursî, Medresetüzzehra projesiyle 1907’de İstanbul’a gelir. Kendisini meşrutiyet, hürriyet, istibdat ve İslâm dünyasının geleceği gibi konular etrafında gerçekleşen yoğun bir tartışma içinde bulan Bediüzzaman, bu tartışmalara bilhassa gazetelerde yazdığı makalelerle katılır ve Kur’ân’dan damlacıklar hâlinde süzülen fikirlerini gazete yoluyla neşretme imkânı bulur.

Osmanlı toplumu için henüz çok yeni bir tür olan gazetenin topluma yön verebilme gücünü ve toplumu doğru bir şekilde yönlendirebilme imkânını fark eden Bediüzzaman, kendisi de ‘Marifet ve İttihad-ı Ekrad’ adıyla bir gazete çıkarmak ister. Bediüzzaman Said Nursî o günün siyasî çalkantıları sebebiyle kendi gazetesini çıkaramaz; ama devrin neredeyse önde gelen bütün gazetelerinde yazarak, yazarlık anlamında yoğun bir gazetecilik faaliyetinin içinde bulunur.

Bediüzzaman, “Marifet ve İttihad-ı Ekrad” adında bir gazete çıkarmak için başvurduğu dilekçesinde, gazetesinde ele alacağı konuların çerçevesini “Siyaset-i şer’iyye ve ulûm ve şuûn-u muhtelifeden bahis olmak üzere…” ifadesiyle belirler. Böylece gazetesinin Kur’ân’ın temel esaslarına uygun bir siyaset tarzını dillendireceğini, çeşitli ilimlerden bahsedeceğini ve muhtelif işler olarak ifade ettiği sosyal hayatın her alanına dikkat çeken bir yayıncılık anlayışına sahip olacağını belirtir. Bununla birlikte farklı gazetelerde yazdığı makalelerinde de gazeteciliğin genel prensiplerinin neler olması gerektiğini Kur’ânî bir bakış açısıyla ortaya koyar.

Bediüzzaman’ın gazetelere ve gazetecilere yüklediği bu misyonu sürdürme vazifesini bugün Yeni Asya yüklenmiş, Bediüzzaman’ın tarihe not düştüğü gazetecilik prensipleri Yeni Asya’yla devam ettirilmektedir. Risale-i Nur’un medyadaki dili olmayı bir görev addeden Nur talebeleri, bu ulvî vazifeyi Yeni Asya ile müşahhas hâle getirmişlerdir.

Bediüzzaman Said Nursî’nin gazeteciliğe yüklediği misyon çerçevesinde Yeni Asya’nın gazetecilik prensipleri olarak hayata geçirdiği temel ilkeleri şöyle sıralayabiliriz:

DOĞRU İSLÂM AHLÂKINI GÖSTERMEK

1- “İslâmî terbiyeyi, İslâm ahlâkını şiar edinmiş bir gazetecilik…”

İslâm ahlâkını ve iman hakikatlerini yaşayarak göstermenin sosyalpsikoloji açısından önemine “Eğer biz ahlâk-ı İslâmiyenin ve hakaik-i imaniyenin kemâlâtını [İslâm ahlâkının ve iman hakikatlerinin mükemmeliğini] ef’âlimizle izhar etsek [fiillerimizle ortaya koysak], sair dinlerin tâbileri, elbette cemaatlerle İslâmiyete girecekler” sözleriyle dikkat çeken Bediüzzaman, toplumu doğru yönlendirebilme ve toplumla doğrudan muhatap olabilme açısından önemli bir imkâna sahip olan gazetelere ve gazetecilere şöyle seslenerek onlara önemli bir misyon yükler:

“Ey gazeteciler! Edipler edepli olmalı, hem de edeb-i İslâmiye ile müteeddip [edepli] olmalı. Ve onların sözleri, kalb-i umumî-i müşterek-i milletten [milletin ortak umumî kalbinden] bîtarafane [tarafsızca] çıkmalı. Ve matbuat nizamnamesini [basın tüzüğünü], vicdanınızdaki hiss-i diyanet ve niyet-i hâlisa [ihlâslı, samimî niyet] tanzim etmeli.”

Bediüzzaman Said Nursî, İslâm ahlâkını kendine rehber edinmiş, İslâmî terbiyeyle bezenmiş bir gazeteciliği hassas bir prensip olarak ortaya koymaktadır. Müslüman kimliğine -dolayısıyla Kur’ân’ın temel prensiplerine- zarar verecek bir görüntüden hassasiyetle kaçınılması gerektiğini vurgulamaktadır. Konjonktürel siyaset ve hadisât içerisinde yalanın........

© Yeni Asya