menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Risale dersinin usûlü hakkında bir müzâkere -2

18 1
16.01.2025

CEVAP: Evvela, dersi okuyan kimse ihlâslı olmalı “mürşidâne” bir vaziyet takınmamalıdır. Bulunduğu kürsü Bediüzzaman’a aittir, kendi kürsüsü değildir. Okuduğu metin, Kur’ân’ın hakikatleridir. Bunları tebliğde birinci muhatap kendi nefsidir. Yalnız kendi nefsine okurken, başkaları da dinlediği için sesli okumaktadır.

Kalbî boyutta bu niyetin ve hâlet-i ruhiyenin bulunması şarttır. Ama bu manevî şartlara uyulması da kâfi değildir. Muhatapların daha iyi anlayabilmesi ve istifadenin artabilmesi için başka maddî ve teknik yöntemlere de dikkat edilmesi gerekir.

Ezcümle bunlardan en önemlisi vurgular ve bilhassa okuma hızıdır. En çok yapılan hata da budur. Diksiyon ve özellikle ses kalitesi Allah vergisidir, bunlar hoş görülür. Ama en ulvî, en derin, en mühim ve asırlar öncesinden müjdelendiği için merakla beklenen o Kur’ân dersinin, ehemmiyetsiz spor haberlerini okur gibi paldır küldür ve sür’atle okunması, o elmas hakikatlere karşı en azından bir hürmetsizliktir! Tane tane okunduğunda fark edilebilecek birçok ince manayı resmen katletmektir!

Hızlı okuyabilmek sadece okumayı yeni öğrenen ilkokul çocukları için bir başarı göstergesidir. Derste ise marifet, tane tane okuyabilmektir. Noktalarda ve virgüllerde durarak, paragraf sonlarında veya zihnimizi yoğunlaştırmamız gereken mana yüklü zor cümlelerde bir müddet bekleyerek, tabiri caizse sindirerek okuyabilmektir. Hatta bu tür cümleleri iki-üç defa tekrar etmektir.

Bu tür bir okuma sünnet-i seniyyeye de riayettir. Rasûl-ü Ekrem (asm) Efendimiz konuşurken mübarek ağzından çıkan kelimelerin tek tek sayılabildiğini, o kadar yavaş, tane tane ve anlaşılır konuştuğunu biliyoruz.

Hz. Aişe Annemiz (ra): “Hz. Peygamber’in (asm) herhangi bir konuyu anlatırken sözcüklerini saymak isteyen kimse sayabilirdi”3 “Sizin (kelimelerin) birini diğerinin arkasına alelacele dizdiğiniz gibi sıralamazdı”4 demiştir.

Enes ibni Malik de (ra): “Rasûlullah (asm), ne fazla hızlı ne de çok yavaş konuşurdu. Onun konuşmaları dengeli ve tane taneydi.”5 “[Önemli] bir söz söyleyeceği zaman iyice anlaşılması için üç kez tekrar ederdi”6 demiştir.

Üstad Bediüzzaman’ın (ra) da, ders okurken “ta-ne ta-ne, ne-re-dey-se he-ce-le-ye-rek” okuduğunu biliyoruz.7

Bilhassa derse yeni katılanların daha çok istifadelerine medar olmak için gündeme getirdiğimiz bu kalbî ve usûlî şartlardan başka ictimâî bir şart daha var ki, o da en az bunlar kadar ehemmiyetlidir.

Derse yeni gelenler ve kalbi inkişafa yatkın olanlar, Risalelerin gizemli dilinden belli ölçüde istifade etmekle beraber, belki en az bunun kadar o ortamdaki cemaatin ihlâsından ve birbirleriyle olan uhuvvet ve muhabbetinden etkileniyorlar. Derse tekrar gelmelerini o cazibe -eğer........

© Yeni Asya