Kâinata değişilmeyen talebe: Zübeyir Gündüzalp
“Ya Rabbi! Bu ne ihlâs, bu ne sadâkat, bu ne muhabbet, bu ne hürmet, bu ne âzim sabır, sebât ve metânet!” demekten kendinizi alamayacaksınız.
Meslek ve meşrebe sadâkat Hz. Mehdî’nin (ra) talebelerinin en büyük imtihanı olacak. Zübeyir Ağabey de sadâkat imtihanında zirvede bir şahsiyet! Sadece sözde değil, hayatını feda ettiği davasına hizmette bizzat mücerreb ve vâki. Risale-i Nur’un düsturları ve hizmet tarzı hakkında Zübeyir Ağabeyin bütün Nur Talebeleri üzerinde muhakkak bir tesiri bulunur. Ancak onun Risale-i Nur’un meslek ve meşreb prensiplerinin tutulup devam ettirilmesinde Yeni Asya şahs-ı manevîsi vazifelidir desek mübalağa etmiş olmayız. Çünkü “Kader-i İlâhî Nur Talebelerini ince eleklerle eler. Tâ ki sâdık olanlarla olmayanlar bilinsin.”
Risale-i Nur’un meslek ve meşrebine sadâkat
Zübeyir Gündüzalp Ağabey Risale-i Nur meslek ve meşrebine sadâkatini şöyle ifade ediyor: “Üstadımızın hizmet tarzı, gayesi ve Risale-i Nur’un mesleği Kur’ânî, imanî, manevî, uhrevî, İslâmî, ilmî ve fkrîdir… İçtimaî, siyasî ve dünyevî müesseseleşmek tarzında değildir.”
Davaya sadâkati de şöyle: “Bediüzzaman’ın davasına Bediüzzaman’ın tarzında hizmet edilir, sair mesleklerin usûlüyle değil.” Gelen cümleler ise sadâkatin zirvesini gösteriyor: “Bütün dünya aleyhime geçse, yakında Nurcular da istifa etse, bir başıma kalsam, ben; Üstadımın meslek ve meşrebinde devam ederim.”
İşte kâinata değişilmeyen sadâkat timsali Nur’un kara sevdalısı olan zatın cümleleri bunlar! Ayrıca Zübeyir Ağabey her dâim “Üstad’ımız ‘ihlâsı kazanmak ve muhafaza etmek’ dersini veriyor. Burayı okuyunca titriyorum kardeşim” diyerek dikkatleri Risale-i Nur ve tarzına çekiyordu. “Risale-i Nur’un Kur’ânî, imanî ve uhrevî hizmet usûl ve esaslarına sadâkat şartları Üstadımızın şartlarıdır. Bunlar hem Eski Said’de, hem Yeni Said’de vardır. Üstad daire-i manevisine bu şartlarla kabul ediyor, ‘bu şartlara uyup da eğer rûz-i mahşerde perişan olan olursa o benim sırtımın yükü olsun, yeter ki o bu daireye olan ahdini bozmasın’ diyor” sözleri meslek ve meşreb hassasiyeti ve sadâkati noktasında hârika tespitler olarak kayda geçmiş.
Bu gelen meslek ve meşrep tarifleri de Zübeyir Gündüzalp’in ses kaydından alınmıştır. “Netice itibariyle Risale-i Nur, Kur’ân ve iman yolunu ve Peygamberimizin (asm) Sünnet-i Seniyye yolunu gösteren bir rehber-i ekmel ve bir mürşid-i azamdır. Yoksa başka mesleklerde olduğu gibi hususî bir meslek, hususî bir meşreb değildir. İslâmiyet içerisinde hususî bir meşreb veya meslek değildir. Doğrudan doğruya İslâmiyeti ders verir, İslâmiyeti gösterir.”
Bu keçeli, bu câmid, bu taşkafa…
“Sen Zübeyir’i tanıyor musun Keçeli?”
“Evet, tanırım Üstadım”
“Bu keçeli, bu câmid, bu taşkafa! Ben Zübeyir’imi kâinata değişmem” der Üstad, rahmetli Vahşi Şaban Ağabey’e. İşte “kâinata değişilmeyecek” kadar........
© Yeni Asya
