menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Havf-ı İlâhî

11 23
21.07.2025

Hâlbuki Allah’ın evliyalarının korkudan ciğerleri patlıyor, ayakları yaralanıyor. Bu konuda Molla Hamid Ekinci’yi dinleyelim:

"Biz de Allah'tan korkuyoruz ama..."

"Üstad daima ibadet ve münacatla meşgul olurken, saatlerce diz üstüne otururdu. Böyle oturmaktan, ayağının parmağı yara olmuştu. Molla Resûl'e parmağını göstererek bir merhem sürmek istediğini söyledi. Bu esnada Molla Resul ateş yakmakla meşguldü.

"Üstad'a cevaben: "Biz de Allah'tan korkuyoruz, ama senin ödün patlıyor. Bizim gibi rahat otursan ayağın yara olmayacaktı!"

Üstad: "Molla Resul! Kısa ömürde, kısa dünyada, ebedî hayatı kazanmaya gelmişiz. Hem burada rahat oturayım, hem Cennet dava edeyim, olmaz böyle şey! Onun için cesaret edemiyorum rahat oturmaya' dedi." Molla Resûl ise, 'Merhem sürelim, belki iyi olur' dedi."3

Hangi havf?

“Bilin ki, Allah’ın dostları için ne bir korku vardır, ne de onlar mahzun olurlar.”4 ayetindeki korku maddî havftır. Yoksa Allah’ın veli kulları dünyevî şeylerden korkmazlar. Bediüzzamân’ın hayatında da üç mümeyyiz sıfattan birisi korku bilmemesidir. “Bütün sergüzeşt-i hayatım şahittir ki, hak gördüğüm meslekte gitmeye karşı korku elimi tutup men edememiş ve edemiyor.”5 diyor. Onlar bilirler ki en büyük emn-ü emân havf-ı İlâhî içindedir. Muhabbette şatahat olabilir, naz........

© Yeni Asya