menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dedikodu - Kapanması gereken kapılar -70

5 1
01.05.2025

Bu bir zarûrettir. Benim mizâcım farklı, fıtratım asabî, meşrebim farklı mazeretleri geçerli değildir. Bu hizmet kimsenin şahsî tasarrufunda değildir. Öyle ulu orta yeni icatlar geliştirip hizmet prensipleri vazedilmez. Dava bâkî, şahıslar fânî olduğuna göre bâkî davalar fânî şahıslar üzerine bina edilemez. Bu dava metne ve kitaba dayalı bir hizmettir. Külliyat’ta Hizmet Rehberi gibi yerlerde meslek ve meşrep esasları hiç noksansız yer almıştır. Hizmetin genel işleyişi de meşveret ve şûrâlarla şahs-ı manevîye tevdî’ edilmiştir. Artık bu hizmette şahıs yok, şahs-ı manevî vardır. O şahs-ı manevî, “Ruh-u cemaatten çıkmış az mütehassis, sağırca, metin bir şahs-ı manevîdir ki şûrâlar o ruhu temsil eder.”1 Şahs-ı manevîye itimad etmek elzem görünüyor. Şahs-ı manevînin hukuku şahsî hukuklardan daha önemlidir. Çünkü şahs-ı manevî daha metin ve daha istikametlidir.

Dedikoduya giden yol

Bazen gıybetin ve dedikodunun felsefesini yaparak diyoruz ki “Ben olmayan bir şeyi söylemiyorum ki, söylediklerim yaşanan hâdiseler. Hem ben, şahsım adına konuşmuyorum, davam adına konuşuyorum. Davayı savunmanın gıybeti ve dedikodusu olmaz!”

Evet, biz biliyoruz ki fıtratı müteheyyiç olanların rahatı yalnız sa’y ve cidaldedir. Sen ‘fıtratım heyecanlı, ne yapayım fıtratımda çarpışmak var, onun rahatlaması için bunları yapıyorum’ diyebilirsin. Hâlbuki orada sa’y etmek de var! Bütün himmetini hizmete sarf etsen ve Risale-i Nur’a çalışsan fıtratını müsbete sevk edebilirsin. Hem “Gıybet odur ki, gıybet........

© Yeni Asya