menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Cebânet ve Tehevvür

10 1
yesterday

Tagayyür, inkılâp ve felâketlere maruz ve muhtaç şu insan bedeninde iskân edilen ruhun yaşayabilmesi için üç kuvveden birisi de kuvve-i sebuiye-i gadabiyedir.

Kuvve-i sebuiye-i gadabiye, zararlı şeyleri defetmeye sevk eden gazab hissi ve duygusudur. Ruhun yaşayabilmesi ve zararlı şeyleri def için bu kuvve verilmiştir. Bu kuvvenin de üç mertebesi vardır.

Cebânet

Kuvve-i gadabiyenin tefrit mertebesi ‘cebânet’tir ki, hiç korkulmayacak şeylerden de korkar, evhâma kapılır. Cebânet mertebesinde insan korkulmayan şeylerden bile korkar. Cebânet, korkaklık ve cesaret yokluğu demektir. Korkak insan hayal ve vehmin, zanların esiri olup her şeyden ve belki kendi gölgesinden dahi korkar. “Kuvve-i gadabiye, [...] tecebbüre ve tefritle çok zilletli ve elemli cebânet ve korkaklığa düşer; istikameti kaybetmesinin, hatasının cezası olarak daimî, vicdanî bir azabı çeker.”1 Halbuki “Evet, her hakikî hasenat gibi, cesaretin dahi menbaı imandır, ubudiyettir. Her seyyiat gibi, cebânetin dahi menbaı dalâlettir”2 tespiti yapılmıştır.

Kuvve-i gadabiyenin nefis cihetiyle tefridi; nefse acımak, ceza vermemek, aç bırakmaktan korkmak, terbiye ve tezkiye etmemektir. Şeytanla mücadelede tefrit; şeytanın zayıf desisesine kapılıp........

© Yeni Asya