Bid’alar asrındayız - Kapanması gereken kapılar - 60
Pek geniş olan âlem-i İslâmiyetin içinde çıkan maddî ve mânevî fırtınalar zamanında ehl-i bid’a fırkalarının dikenleri dahi çıktı. Hele hele bu zaman-ı âhirde bid’alar ve dalâletler her tarafı sardı. Bu asır Bediüzzaman’a “Şu münkerat zamanında ve âdât-ı ecânibin istilâsı anında ve bid’aların kesreti vaktinde […] heveskârâne yeni içtihadlar yapmak, bid’akârâne bir hıyanettir.”1 tespitini yaptırdı. On Dördüncü Asrın devre-i bid’alarında ve savletli bid’alar içinde İslâmiyet ve insaniyet üzerinde kopan girdâb-ı felâket asrında yaşıyoruz. Hiçbir tevil kaldırmayan dehşetli bid’aların istilâsı zamanında azimet ve takvayı, şu kesretli bid’atlar içinde yapmak ve yaşamak pek müşkildir.
Bid’atüzzaman
Ancak şu hakikat hiçbir zaman unutulmasın ki “[...] salâbetini Sünnet ve cemaatle muhafaza eylediği bir zamanda, lâubaliyâne Avrupa medeniyet-i habîsesinden süzülen bir cereyan-ı bid’akârâne, sinesinde yer tutamaz.”2 Çünkü “Bid’at zamanında çıkan Bediülbeyan ve Bediüzzaman”3 bu manaya şöyle işaret etmiş: “Ben geçen sene ‘garibüzzaman’ idim. Sonra ‘bediüzzaman’ oldum. Şimdi de ‘bid’atüzzaman’ oldum.”4 Demek ki bid’aların en savletli ve dehşetli asrında gelecek olan vazifeli Zât, bid’aları kaldıracak, sünnet-i seniyyeyi ihyâ edecek, şeriat-ı İslâmiyeyi icra edecek ve Bid’atüzzaman unvanına sahip olacaktır. Şu dehşetli, görülmemiş asrın bid’akâr savletlerine karşı aynen öyle olmuştur.
Bid’a rüzgârları........© Yeni Asya
