Havanı alırsın
Bir şehirde şeker ustası vardı. İşini öylesine ustalıkla yapardı ki, dükkânının rafları adeta birer sanat galerisine dönerdi. Rengârenk şekerlemeler, çocukların gözlerini kamaştırır, büyüklerin içini ısıtırdı. Kimse bu güzellik karşısında kayıtsız kalamaz, dükkândan eli boş çıkmazdı.
Günün birinde bir genç, ustanın kazancını görüp "Bu iş ne kadar da kolaymış," diyerek hemen karşı dükkâna yerleşti. İnternetten videolar izledi, birkaç tanıdığına danıştı, kısa kurslara katıldı. Şeker, su, mısır şurubu... Her şey tarifteki gibiydi. Karıştırdı, kaynattı, renklendirdi. Şekerleri kalıplara döküp dizdi vitrine. Görüntü güzel, niyet yerinde... Ama ilk müşteri elini uzatınca şeker hamur gibi yapıştı, dağıldı. Mahcup oldu. Yeniden denedi, olmadı. Her seferinde aynı son: Eriyen şeker........
© Yeni Ankara
