TÜSİAD’ın hatırlattıkları
TÜSİAD’ın hatırlattıkları
REFİK TUZCUOĞLU
TÜSİAD gündemini yazayım diye oturunca yakın tarih üzerinden yürüdü bugün kalem.
Gezi provokasyonunu hatırladım ilk olarak. Gezi’nin niyetini, ruhunu, sistematiğini ele veren bir slogan vardı bilirsiniz. Çok yazıldı, söylendi:
“Mesele ağaç değil, sen hâlâ anlamadın mı?”
Taksim’de, ağaçların sökülmesine karşı çıkma bahanesi altında asıl maksadın farklı olduğunun itirafı mahiyetinde bir sözdü.
Hani kurt kuzuyu yemek istemiş ama bir bahane lazım. Demiş ki; “Suyumu bulandırıyorsun!” Bunun, üzerine kuzu; “Sen suyun üst kısmındasın ben ise altında, nasıl bulandırabilirim”. Kurt kuzuyu yemeyi kafaya koymuş ya; “Geçen sene kardeşin bulandırmıştı” demiş. Kuzu; “İyi de, benim kardeşim yok” demiş. Kurt celallenmiş, “Bir de bana cevap mı yetiştiriyorsun.”
Aslında benzer yöntemler üzerinden siyaseti dizayn etme geleneğine demokrasi tarihimizin olağanları arasında sıkça rastlanır.
Rahmetli Başbakan Adnan Menderes’in yakasına yapışarak; “demokrasi ve özgürlük istiyoruz” dedirtilen genç üzerinden seçilmiş iktidara operasyon çekildiğini biliriz mesela. İsmet İnönü’nün darbe öncesinde; “Sizi ben de kurtaramam” diye bir ifadesi olmuştu. Dediği gibi de oldu. Menderes ve onun iki bakanı idam edildi.
Süleyman Demirel’e 1971’de “şapkanı al da git” anlamına gelen muhtırayı da biliriz. O da şapkasını alıp gitti zaten. Özel bir ortamda Demirel’in şöyle söylediği anlatılır; “Oturduğum odanın duvarında idam edilmiş bir başbakanın fotoğrafı dururken ne yapabilirdim.”........© Yeni Akit
