menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Aydınlar Ocağı Konferansım

18 1
16.02.2025

Aydınlar Ocağı Konferansım

Recep Öncel

Aydınlar Ocağı Konya Şubesinde 11 Şubat 2025 tarihinde, İl Halk Kütüphanesi salonunda aşağıdaki konuları içeren bir konferans verdim.

‘Ben öğrenciliğim zamanında her hafta, İstanbul’da kültürel faaliyetlere katılırdım. Fikir hayatımın gelişmesinde Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı, Aydınlar Ocağı, Birlik Vakfı, MTTB gibi kurumların çok faydasını gördüm.

Yine 2 yıl önce burada Hz. Mevlâna konulu sohbetim olmuştu. Bugün Mahmud Sami Ramazanoğlu Efendi Hazretleri, Ali Ulvi Kurucu ve Nuri Baş Ağabey ile ilgili konuşacağım.

Burada eskiden Fuar Kültür Merkezi vardı. Fuar Kültür Merkezinde, Büyük Selçuklu Vakfının programında Sami Efendi Hazretlerini anmış Nuri Abiyle ben birlikte panel yapmıştık. Bir de Necmettin Erbakan Hocamızın yemeğine katılmıştım.

Şimdi Şubat ayında vefat eden kıymetli büyüklerimizi anmaya ve anlatmaya çalışacağım, inşallah.

1-Mahmud Sami Ramazanoğlu (1892 Adana-12 Şubat 1984 Medine-i Münevvere)

1982 yılında İktisat Fakültesinde öğrencisiydim. Sami Efendi Hazretlerini rüyamda gördüm. Sonra Dr. Mehmet Hulusi Baybal Abiye gittim. Rüyamı anlattım. Böylece 43 sene önce tasavvufla tanışmış oldum.

Ben Sami Efendi Hazretlerini çok sevdim. 2010 yılında Hac görevimi yapmak için mübarek topraklara gitmiştim. Efendi Hazretlerinin torunu mimar Mahmud Sami Kirazoğlu Bey geldi (Mahmud Abi o zaman Medine-i Münevvere ’de yaşıyordu, ben de Medine Hilton Otelinde kalıyordum) beni aldı ve üstadımızın Cenneti Baki’deki kabrine götürdü. Böylece bir Fatiha okumak ve ziyaret etmek nasip oldu.

Bugün, Yeni Akit gazetesinde 18.02.2024 tarihinde Sami Efendi ile ilgili çıkan yazımdan bazı bölümleri ve rahmetli Musa Topbaş Efendi’den hatıraları anlatacağım inşallah;

‘’Mahmud Sami Efendi, Ramazanoğlu sülalesine mensuptur. Şöyle bir menkıbe anlatılır; Bir gün Hızır Aleyhisselam evlerinin kapısına gelerek hizmetçi kadın vasıtasıyla muhterem büyük validemizi kapıya çağırır. Her ne kadar validemiz kızım ne isterse kendilerine ver diye tembihatında bulundular ise de ziyaretçi; hayır muhakkak kendisi ile görüşmem lazımdır diyerek ısrar edince mecburen kapının arkasına gizlenirler ve aralarında şöyle bir muhavere geçer; Kızım hamile olduğunu biliyor musun? Senin vasıtanla büyük bir insan dünyaya gelecek ve sol eğe kemiği üzerinde büyükçe bir ben bulunacak uzun müddet İslamiyet’e hizmet edecek. Bu müddet zarfında haram ve helale dikkatli ol ve ismini de Mahmud Sami koy’ müjdesini vermiş ve teberrüken de bir gömlek istemiş ve gömlek getirilinceye kadar kendisi gaip olmuştu. Bir müddet sonra denildiği gibi bu büyük zat dünyaya teşrif etmişler uzun müddet kaliyle haliyle adap ve erkânı ve yüksek fıtri kabiliyeti ile kendini İslamiyet’in şerefli ulvi yoluna vakfetmiş hayli değerli insanlar kendisinden istifade ve tefeyyüz etmişlerdir.

Sami Efendi uzuna yakın orta boylu nahif bedenli buğday tenli seyrek sakallı kıvırcık saclı çukurca ela gözlü zayıf olmasına rağmen mütenasip vücutlu idiler. O nurani siması daima değişirdi. Yani şeklini çizmek tespit etmek imkansızdı. Simalarındaki halavet ve Melahatin güzelliği tarif edilemezdi. Orta boylu olmaların rağmen daima yakındakilerden uzun ve heybetli görünürdü. Halim selim yumuşak ahlaklı melek sıfattı. Sırasına göre gayet seci ve cesurdu. Yüzleri mütebessim olmasına rağmen içleri daime hüzünlü ve düşünceli idi. Vakar ve temkin ehli idi. Temiz sade ve düzgün giyinirdi. Sakalı bir tutamı geçmezdi. Saçlarını kulaklarının memelerine kadar uzatırdı. Suhuletle ağır ağır yürürler fakat çok yol kateterlerdi. Yanındaki refikleri ne kadar uzun boylu olsalar bile kendilerine yetişmek için adeta koşmak zorunda kalırlardı.

Pek az yerler pek az uyurlar daima sukutu ihtiyar ederlerdi. Zaruret halinde pek kısa kelimelerle muhataplarının seviyesine göre konuşurlardı. Femi saadetlerinden ne bir kelime noksan ne bir kelime fazla çıkardı. Her mana ve kelimesi yerli yerinde idi. Tane tane ve seçkin konuşurlar mühim olanları üçer kere tekrar ederlerdi.

Allah dostu, alim, İslam’a hizmet eden kıymetli bir insandı. İlmi yanında, yaşayışı muamelatı, özel olan bir kişiydi.

İlk, orta, lise tahsilini Adana’da yapmış, İstanbul Hukuk Fakültesini başarıyla birincilikle bitirmiş, derslerinden hep tam not almıştır. Fakülte bitiminde, tevafuk bir güzel insanla tanışmış, bu zatın tavsiyesi ile Kelamı Dergâhına giderek Esad Erbil’i Efendi’ye intisap etmiştir. Sami Efendi, dergâhta kendisini sevdirmiş, Esad Efendi; ’melek görmek isteyen, Sami evladımıza baksın’ demiştir. Kısa zamanda terakki etmiş ve icazet alıp, Adana’ya dönerek, orada irşat görevi yapmıştır.

Muhterem Üstat hazretleri salatı selama çok devam........

© Yeni Akit