Her şeyiyle Allah’a ait olmak
Her şeyiyle Allah’a ait olmak
NUSRET REŞBER
Yokken var olmuş. Hiçbir şeyden habersizken bilgiyle donatılmış. Temyiz gücü, İyiyi kötüden ayırma kabiliyeti lütfedilmiş.
Donatılan vasıflarla tüm varlıklardan farklı kılınan insan, Rabbini tanıyarak, O’nun çizdiği istikamette yürüyerek mahlûkatın en şereflisi olma asliyesini koruyacağına bayağı olana tevessül etmiş.
“Düştüğüm bataklıktan nasıl çıkılabilirim” gibi bir ihtiyaç da duymadan varoluş serüvenini unutmuş, dahası inkâra kalkışarak, Rabbini tanımama hadsizliğini göstermiş.
İnkâr yolunu seçerek güya haklılığını ispata kalkışan insan, yaratıcısından giderek uzaklaştığı gibi tüm varlıkların en sefili olmuş.
Âlemleri yoktan var eden ‘Rabbu’l-alemin’, her varlığa kendini (Rabbini) tanıma kodu yerleştirdiği halde inkara kalkışan insan bu meziyetini de yitirmiş.
Allah, insana kendi ruhundan üfleyerek onu yaratmış, kendine nispetle onu şerefli kılmış ve “Sonra ona düzgün bir şekil vermiş ve ruhundan ona üflemiş; sizi kulak, göz ve gönüllerle donatmıştır. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!” (Secde 32/9) buyurarak, insanın nankörleşmemesini ona telkin etmiş.
Bu bakımdan insan varlığıyla Allah’a aittir, öyle kalmalıdır.
Allah’tan uzaklaşan insan yok hükmündedir. Yeryüzünde rabbinin rahmeti (verilen kısa mühlet) sebebiyle rızıklansa da, gezip dolaşıp hayat sürdürse de hiçbir anlam ifade etmiyor.
Allah katında, melekler yanında, Allah’ı tanıyıp inanan kulların nazarında bu insanın zerre kadar değeri yoktur.
İnsan, “Doğrusu biz Allah’a aidiz ve kuşkusuz O’na döneceğiz” (Bakara 2/156) bilinciyle yaşamayı bilmek durumundadır. Aklı ermeye başladığı andan itibaren bu bilince sahip olma kodu insanda zaten var edilmiştir.........
© Yeni Akit
