O olmaz, bu da olmaz ya? (4)
O olmaz, bu da olmaz ya? (4)
İlhan Oral
Bazen hamasi yazı yazarız. Bazen hakikatlere ağırlık veririz. Genelde ciddi meseleleri dile getirmekten çekiniriz. “Kimse incinmesin derdine” kapılırız.
Çok önemli, sorumluluk gerektiren esas meselelerin anlatımı bize taşınmaz yük gibi gelince, ciddi meselelerden sıvışıp kaytarırız. Artık bütün himmetimizi, bize elzem olmayan işlerde kullanmaya özen gösteririz. “Vur abalıya” diyerek “şehâmet arz ederiz.” Ya aşırı bayatlamış eski hikâyeleri anlatırız. Ya da daha neler yazarız?!!!
Yazacak bir konu bulamazsak kopyala yapıştır ile görevimizi yaptık sayarız. Hele eskilerden beğendiklerimiz büyüklerin kahramanlıklarını anlatmaktan keyif alırız. Onları öve öve bitiremeyiz. Daha olmadı, “hayırlı cumalarla” keyifleniriz! Allah aşkına bir düşünün. Cuma hayırsız mı ki, hayırlı olmasını diliyorsun? HAYRET!
Kimileri yıkmak istediği bir hedef tahtası arar bulur. Yerden yere vurur. Amma kendi hırsızlarını ustaca korur. Kendini ve taraftarını “sütten çıkmış ak kaşık” gösterir, savundukça savunur. Kimi zaman kadının özgürlüğünü ve kutsallığını anlatmakla bitiremez. Fırsatı buldukça da istismardan taviz vermez. Yaptıklarından da utanmaz.
Kimi zaman siyasette ikbal görür, bukalemun........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d