menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sûltân II. Abdülhamid’i anmak (Vefât 10 Şubat 1918)

56 7
previous day

Sûltân II. Abdülhamid’i anmak (Vefât 10 Şubat 1918)

HALİT KANAK

Sûltân II. Abdülhamid Hân; tahttan indirilmesinin üzerinden 8 yıl, 9 ay, 13 gün geçmişti ki 10 Şubat 1918’de Beylerbeyi Sarayında hayata gözlerini yumdu. Vefât ettiğinde 75 yaşını 4 ay, 19 gün geçiyordu.

Bütün devlet adamlarının ve hânedân üyelerinin eksiksiz katıldığı muhteşem cenâze töreninde, yere göğe sığmayan mahşerî kalabalık çok sevdikleri Ulu Hâkân’ı gözyaşları içerisinde Sûltân Mahmud Türbesine dedesi II. Mahmud ile çok sevdiği amcası Sûltân Abdülaziz’in yanına defnettiler. Hâlen dünyanın dört bir yanından gelen sevenleri tarafından ziyâret edilmektedir…

Vefâtından sonra geride saymakla bitmeyen çok büyük bayındırlık eserleri ve kültürel mirası bıraktığını gördük ve şahit olduk. Bir kez daha hatırlatalım ki; fabrikalar, şose yolları, demiryolları, postahaneler, binlerce kilometre telgraf hatları, Hamidiye Su Tesisleri, ziraat ve ticaret odaları, bütün araç ve gereçleri ile birlikte belediye teşkilatları onun eseridir.

Kısaca bahsedecek olursak; başta İstanbul olmak üzere Selânik, Beyrut gibi pek çok şehirde önce atlı, sonra elektrikli tramvaylar yaptıran devlet başkanı O’dur.

İleri görüşlülüğü ile Çanakkale Boğazındaki kaleleri güçlü bir şekilde tahkim ettirdiği için Çanakkale geçilememiştir. Pek çok müze ve kütüphâne kurdurarak bunların örnek teşkil edecek şekilde kataloğunu yaptıran yine O’dur.

Dünya siyasetini iyi bilen Sûltân II. Abdülhamid Han; ayrıca Osmanlı-Türk girişimciliğini ve yerli sermayeyi güçlendirmek, ihracâtı artırmak, üretim yapısını Avrupa ile yarışır hale getirmek amacıyla İstanbul Ticaret Odası’nı da “O” kurmuştur.

Muhalifleri bile onun kurduğu yüksek okullarda okuyarak aydınlanmışlardır. Bunlardan; Mekteb-i Mülkiyye-i Şahâne adı altında Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni, Mekteb-i Tıbbîye-i Şahâne adıyla Tıp Fakültesini, içinde fen fakültesi, edebiyat fakültesi ve hukuk fakültesini barındıran Mekteb-i Hukuk-i Şahâne’yi, Mekteb-i Şahâne-i Hendese-i Mülkiye adıyla Teknik Üniversite’yi, Mekteb-i Şahâne-i Sanayî-i Nefise adıyla Güzel Sanatlar Akademisi’ni kurduğu gibi; Yüksek Ticaret Mektebi, Yüksek Muallim Mektebi, Lisân Mektebi, Halkalı Yüksek Ziraat ve Baytar Mektebi, Deniz Ticaret Mektebi, Orman ve Mâden Mektebi gibi okulları da birbiri ardına açarak yüz binlerin eğitim görmesini sağlamıştır.

Zâten her sancak merkezinde birer idâdi (lise), her kazâ merkezinde birer rüşdiye (ortaokul) ile binlerce ilkokul (sıbyan mektebi) açmıştı. Yetmemiş; ayrıca çok sayıda kız ve erkek sanayiî mektepleri, muallim ve muallime mektepleri ile sağır-dilsiz ve kör mekteplerini hayata geçirmiştir. Yine döneminde binlerce öğrenci tahsil için Avrupa’ya gönderilmiş, bütün masrafları devlet tarafından karşılanmıştır.

23 Aralık 1876’da ilk Devlet Anayasası olan Kanuni Esâsi’yi ilân ettirdiği gibi, 1880 yılında adı, “Yıldız İstihbarat Teşkilatı” olan Osmanlı tarihinde ilk kapsamlı İstihbarat teşkilâtını da “O” kurmuştur. 1895 yılında yine O’nun fermânıyla 27 dönüm üzerine yaşlı ve bakıma muhtaç insanlar için Darülaceze hayata geçirilmiştir..

İlk deniz müzesi de O’nun döneminde açılmıştır. Hatta açmış olduğu Türk topraklarındaki ilk çocuk Hastanesi olan Hamidiye Şişli Etfal Hastanesinin trajedik bir de hikâyesi vardır.

1893 yılında Sûltân’ın emriyle ihtisas yapmak için Almanya’ya gönderilen doktorlar arasında bulunan 32 yaşındaki Dr. İbrahim Bey, Almanya dönüşü Deniz Hastahanesi uzman hekimliğine atanmıştı. Çok sevdiği mesleğinde oldukça başarılıydı. Onun için Abdülhamid Hân kendisini sever ve itimâd ederdi.

1898 yılı Ramazan Ayının sonlarına doğru bir cumartesi sabahı erkenden saraya çağırılır ve Sûltân Abdülhamid Hân’ın kızı 8 aylık Hatice Sûltân'ın hastalığını tedavi etmesi istenir. İbrâhim Bey çocuğu dikkatlice muâyene eder ve difteri tanısı koyar. Üstelik çocuğun havâle (konvülsiyon) geçirdiğini, durumun çok nâzik olduğunu çocuğun her ân vefât edebileceğini söyler. Gerçekten de aynı gün takvimler Şubat Ayının 12'sini gösterirken öğleden sonra çocuk vefât eder.

Abdülhamid Hân, kızının anısını yaşatmak üzere çocukları hastalıklardan koruyacak, hastalananları tedavi edecek ve en ileri tıp araştırmalarından yararlanarak incelemelerde bulunacak bir çocuk hastânesi kurulması talimatını verir ve Dr. İbrahim Bey'i bu iş için görevlendirir. Hazırlıklar bittiğinde 13 Mayıs 1898'de Kurban Bayramından bir hafta sonra temeli atılır. İlk başhekimi Dr. İbrâhim Bey olan hastane 5 Haziran 1899’da hizmete açılır ve günümüzde de hizmet vermeye devam etmektedir.

Tahtta kaldığı sürede yaptığı büyük hizmetlerden birisi de, İstanbul’dan kalkan bir trenin üç gün içerisinde Medine-i........

© Yeni Akit