menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sûltân 1. Murad Hân’ın 1362 Mart başında tahta çıkması ve dönemindeki gelişmeler

14 1
01.03.2025

Sûltân 1. Murad Hân’ın 1362 Mart başında tahta çıkması ve dönemindeki gelişmeler

HALİT KANAK

Şehzâde Murad, 38 yıl hüküm süren Orhan Bey’in 1362 Mart başında vefât etmesinden yaklaşık 4 yıl, 5 ay önce 43 yaşındaki Ağabeyi Gâzi Süleyman Paşa’nın 1357 Eylül’ünde avda kazâen atıyla birlikte düşerek vefât etmesiyle doğal olarak veliahtliğe yükselmişti. Fakat bunun teyidini bizzat Orhan Bey Bolayır’a gelerek hem çok sevdiği oğlu Süleyman’ın kabrini ziyaret etmiş, hem de 33 yaşındaki oğlu Murad’ı Ağabeyinin yerine Rumeli’nin fütuhatıyla görevlendirmişti.

Gâzi Süleyman Paşa vefât ettiğinde vasiyeti gereği fethettiği ve Rumeli’nin fütuhatında köprübaşı vazifesi gören ve daha önce denizde boğularak vefât eden oğlu Melik Nâsır’ın kabrinin yanına gömüldü. Geride İsmâil ve İshak Beyler adında şehzâdeleri ile 2’de kızı bulunuyordu.

Veliaht Şehzâde Murad Ağabeyinden aldığı görevi lâyıkıyla yerine getirmek için canla başla çalışırken, 1362’nin Mart başında Şücâeddin, İhtiyâreddin ve Seyfeddin lakaplarını kullanan babaları Orhan Gâzi’nin Bursa’da vefât ettiği haberi geldi. Koca devletin sorumluluğu omuzlarına binmişti. Vakit kaybetmedi hızla Bursa’ya giderken yolda yapacağı işleri planlamıştı bile.

Önce Ankara’ya gidecekti. Çünkü Ağabeyinin 1354’te fethettiği Ankara, Âhiler tarafından (Âhi Cumhuriyeti; Ceneviz, Venedik, Napoli Cumhuriyetleri gibi 1290 yılında Derviş-Esnaf Cumhuriyeti olarak kurulmuş ve 1354’e kadar yaşamış bir cumhuriyetti) geri alınmış, Osmanlı asker ve memurları da şehirden çıkarılmıştı.

Yeni hükümdar Sûltân Murad ilk icraatı beklemeden üzerine yürüdüğü Ankara’yı yeniden topraklarına katmak oldu. Fakat yeni hükümdarın Anadolu’da olmasını fırsat bilen Bizanslılar Lüleburgaz, Çorlu, Tekfurdağı (Tekirdağ) ve Malkara’yı geri aldılar. Gâzi Süleyman Paşa’nın köprübaşı olarak kullandığı ve türbesinin bulunduğu Gelibolu’yu da alarak Türkleri Trakya’dan boğazın diğer tarafına Anadolu’ya atmak istiyorlardı.

Ancak, köprübaşı Gelibolu meşhûr akıncı beyleri Gâzi Evrenos Bey, Hacı İlbeyi ve Lala Şahin Paşa tarafından tutulmuş düşman bölgeye sokulmamış, bütün saldırıları püskürtülmüştü. Gâzi Murad Hân Ankara’yı yeniden fethettikten sonra hızlıca Rumeli’ye geçip Bizans’a gereken dersi vermek için can atıyordu.

Fakat kardeşleri olan Şehzâdeler İbrâhim ile Halil Beylerin hükümdarlık iddiası ile ortaya çıktıklarını duyunca önce bu işin halledilmesi gerektiğine inanarak onlarla mücâdeleye girişti. Mücadele kısa sürdü her ikisi de öldürülerek askerleri dağıtıldı. Rumeli için acelesi olan Sûltân Murad Hân vakit kaybetmeden yanındaki ana orduyla Rumeli’ye geçti. Hedefinde başkent yapmayı planladığı Edirne vardı.

Kendisi Lala Şahin Paşa’yı da yanına alarak Çorlu ve Lüleburgaz üzerinden Edirne’ye yürürken, emrine verdiği askerlerle Gâzi Evrenos Bey’i Malkara, Keşan ve İpsala’nın fethiyle, Hacı İlbeyi ise Enez Körfezi ile Meriç’i geçerek Dedeağaç’ın fethiyle görevlendirdi. Gâzi Evrenos Bey ile Hacı İlbey verilen görevleri eksiksiz yerine getirmişler yetmemiş Hacı İlbey Dedeağaç’ın kuzeyine yönelmiş Dimetoka’yı da Türk topraklarına katmıştı.

Sûltân Murad Hân ise Edirne üzerine giderken bu saldırıyı bekleyen Bizans Kuvvetleri destek istedikleri Bulgar Ordusununda gelmesiyle Babaeski-Pınarhisar arasında beklemeye başlamışlardı. Önce Çorlu ve Lüleburgazı temizleyen Sûltân Murad düşmanın üzerine yürüdü. Sazlıdere mevkiinde........

© Yeni Akit