menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İnsanlar Üzerine

24 4
27.09.2025

İnsanlar Üzerine

ALİ OSMAN AYDIN

Davranışlarımızı, alışkanlıklarımızı, amaçlarımızı dikkatli bir şekilde gözlemleyerek anlamaya çalışıyor muyuz?

Neler yediğimize, izlediğimize, dinlediğimize, beğendiğimize; nasıl düşündüğümüze ve neleri arzu ettiğimize dikkat ediyor muyuz?

Eğer bunu yapıyorsak, yani hayatımızı, içinde deney farelerinin dolaştığı bir labirenti yukarıdan izliyor gibi gözlemliyorsak, kendimizle ilgili bazı şeyleri görmemiz daha da kolaylaşacaktır.

Şayet bunu yapıyorsak, iş hayatımıza “hırsın”, ilişkilerimize “hükmetmenin”, genel anlamda hayatımıza da “başarı” arzusunun hakim olduğunu kolaylıkla görürüz.

Hırs, hükmetme ve başarı...

Hırsın altında açgözlülük, yetinmezlik, kendini olduğundan daha önemli görme, ötekine duyulan kıskançlık, kibir ve öfke gibi duygular yatar.

Bir şeyi hırsla istemek, kaçınılmaz olarak hayatımızı ve ilişkilerimizi bir çatışma alanına dönüştürür.

Tolstoy “İnsana Lazım Olan Toprak” öyküsünde böyle bir karakteri başarıyla anlatır. Her sahip olma fırsatının üzerine atlayan bir adam, bu atılganlığı sayesinde hatırı sayılır bir servet edinir fakat bir gün, o güne dek kazandıklarından daha fazlasına sahip olabileceğine inandığı son fırsatı kaçırmak istemediğinde, kendi ayaklarıyla korkunç sonunu hazırlar. Gün sonuna kadar, ne kadar büyük bir arazide daire çizerse o kadar çok toprağa sahip olacağını düşünen adam, kalbi duruncaya kadar koşar ve gün batımında küçük bir mezara defnedilir.

Hırs duygusu hayatımızı kontrol etmeye başladığında huzur bizi kaçınılmaz olarak terk edecektir. Hırs ile huzur aynı bünyede barınamayacak kadar başka tabiatlara sahiptirler. Huzur yetinmekle ilgilidir, hırs ise daha fazlasını istemekle..

Evet, hırsla elde edilen şeyler sayesinde insan mutlu olabilir fakat bu son derece kısa ve geçici bir mutluluk olacaktır. Çünkü hırs, daima daha fazlasını arzu ettiği için asla sahip olduğu şeyin keyfine tam anlamıyla varamayacaktır. Bu durum insanı tıpkı Tolstoy’un hikayesinin kahramanı gibi sonu gelmeyen bir koşudaymış gibi devamlı bir istek ve telaş kasırgası içinde oradan oraya savuracaktır…

Hükmetmeyi istemek de........

© Yeni Akit