Ramazan (1)

AHMET MARANKİ

Ramazan-ı Şerifte en zenginden en fakire kadar herkesin nefsi anlar ki: Kendisi mâlik değil, memluktür; hür değil, abddir. Emir olunmazsa en âdi ve en rahat şeyi de yapamaz, elini suya uzatamaz diye mevhum rububiyeti kırılır, ubudiyeti takınır, hakikî vazifesi olan şükre girer.

(Mektubat 400. sh - Risale-i Nur)

Ramazan, bütün uzuvlara oruç tutturmakla kaimdir! Rahmet ve mağfiret mevsimine girerken; Ramazan’ın hediyeleri! Ramazan-ı şerifin hilali bir kez daha üzerimizde. Kıldığımız teravih namazıyla Ramazan’ı karşıladık!

Teravih ki; Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (S. A.V.) Efendimizin kıldığı, kıldırdığı ve ümmetinin kılmasını istediği, sahabe-i kiramdan beri günümüzdeki şekliyle kılına gelen sünnet bir namazdır.

Teravih; yorulan ruhlarımızı dinlendiren, daralan gönüllerimizi ferahlatan, günahlarımızın affına vesile olan müstesna bir ibadettir.

Ebu Hureyre (R.A.)’den rivayete göre Resûlullah (S.A.V) Efendimiz:

“Kim, faziletine iman ederek ve mükâfatını sadece ALLAH Teâlâ’dan bekleyerek Ramazan ayının gecelerini ihya ederse, teravih namazını kılarsa onun geçmiş günahları mağfiret olunur.”

RAMAZANIN BEREKETİ SAHUR!

Sahur vakti, teheccüd namazının vaktidir. Bu vakitte dua ve niyaz, tövbe ve istiğfar vaktidir. Sahura kalkmak, kozmosta olan yüksek enerjilerin kabulüne ve mahlûkatın uyanışına şahitlik etmektir. Uykuyu terk edip, gafleti bir kenara bırakıp, Rabbimizin maddi ve manevi ikramlarıyla yeniden dirilmektir. Enes b. Malik (R.A.)’den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz; sahuru, bereket kavramıyla birlikte zikrederek “Sahur yemeği yiyiniz. Çünkü sahur yemeğinde bereket vardır” buyurmuş, bir yudum suyla bile olsa sahur yapmamızı istemiş, sahura kalkanlara Allah’ın merhamet edeceğini, meleklerin ise hayır duada bulunacağını müjdelemiştir.

RAMAZAN AYI ORUÇ AYIDIR!

Ramazan, oruç ayıdır. Ebu Hureyre (R.A.)’den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.)........

© Yeni Akit