menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kötülüğün izinde, hüzünlü bir yolculuk

17 0
latest

Kötülüğün izinde, hüzünlü bir yolculuk

Ahmet Can Karahasanoğlu

Yıllar önceydi. Uzun bir tren yolculuğuydu. ‘Hep böyle başlar tuhaf hikayeler’ diyerek kendimi zuhurata tabi akışa sürüklüyordum. Tecrübesiz gezginlerin ateşini söndüren yol, o dönemler bir tür kendini bulma serüveniydi. Yirmili yaşların külü tecrübenin mihrabına serpiliyordu. Bir kasaba, belki de köy; adı bilinmeyen yerler arayışıma konu keşfin çocuğuydu. Siz o kasabaya vardığınızda içinizdeki çocuk da kendine varıyordu. Bu kayboluşlara “ıssızlığın ürkütücü güzelliği” diyordum. Yanılmışım. Issızlık hiç bitmeyen bir urmuş, tıpkı belleğin acı hatıraları gibi. O tren yolculuklarında rayların sesi büyülü şiirlere benziyordu. Dışarıda akıp giden görüntüler belki benim ardımdan yok oluyordu. Geriye dönüp bakamazdım çünkü yol hep ileri akıyordu.

Önemli olan nereye gittiğim değildi, sadece gitmekti. Uzaklaşmak… Sorumluluklardan kaçmak da diyebilirsiniz. Bu, hayata, insan ilişkilerine, rollere, belki de kendine yenik düşmenin hazin sonucuydu.

O yolculuklarda yanımda sadece bir defter taşıyordum. Yazmak için mi, emin değilim; çünkü ne zaman yazmaya başlasam hikayeleri küstürüyordum. Bu........

© Yeni Akit