menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir eşin gözünden: Kalbin taşrasına yolculuk

19 0
28.06.2025

Bir eşin gözünden: Kalbin taşrasına yolculuk

AHMET CAN KARAHASANOĞLU

Her kitap insana bir şeyler anlatmaz. Bazı kitaplar vardır, kapağını kapattığınızda geride sadece kelimeler değil, bir insanın iç yangını, suskunluğu ve çırpınışı kalır.

Bir sahaf rafında gözüme iliştiğinde Sofiya Tolstoy’un Güncesi, içimde tarifsiz bir merak uyandırdı. Malum, Tolstoy gibi bir dehanın arkasındaki hayatı, onu taşıyan kadını anlamak kolay iş değil. Ama bahse konu kitap, öyle anlatıyor ki; sadece büyük bir yazarın değil, bir kadının, bir eşin, bir annenin iç dünyasına açılan kapıyı aralıyorsunuz.

İtiraf edeyim, satır aralarına gömülen feryatlar yüreğime işledi. Sofiya Hanım, Tolstoy’un eşi. Ama öyle bir eş ki; hem seven, hem kırılan, hem sabreden… Hem hayranlıkla bakan, hem zaman zaman öfkesini içinde taşıyan.

Düşünün ki, tüm dünyanın “dâhi” dediği bir adamın evinde, bir kadın var. Herkes onun dehasını konuşurken, evin içinde bu dehanın gölgesinde kalan bir kadın, kendi iç muhasebesini günlüğüne döküyor. Kıskançlıklarıyla, yalnızlığıyla, kırıklıklarıyla ve en çok da suskunluğuyla.

Sofiya’nın güncesi bir iç sesler ormanı gibi. Ne sadece feryat, ne de bir direniş. Bu satırlar, varoluşun sancılı yürüyüşüne benziyor.

Bazen “eşya........

© Yeni Akit