Narin trajedisi ve İslamcılık
Türkiye’nin gündemine oturan Narin trajedisi hakkında yazmayan, fikrini söylemeyen kalmadı. Konunun başından beri Narin olayının “ensest” (aile içi) düzeyde olup, birilerinin ifade ettiği gibi “Hizbullah” boyutunun olduğunu düşünmüyorum. Elbette kesin hükmü, yargı verecektir. Toplumsal hafızamız zayıf ve bir o kadar da acımasız. Vicdan terazimiz sapalı yıllar oldu. Adalet terazisi ise hak getire. Siyasilerin elinde yozlaştıkça yozlaştı. Başkalarının yanlışlarının faturasını dindarlara ve İslamcılığa kesmede ise üstümüze yok. Kim bilir, belki de zengin aşiret bir ailenin sorununu dahi dine ve İslamcılığa yüklemenin bedeli daha kolay ve ucuzdur. Neden her olayda günah keçisi olarak muhafazakârlık ve dindarlar seçilir?
Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, “adaletin tesisi, bireylerin hak ve özgürlüklerinin korunması için yargının bağımsız ve tarafsız olması gerektiğini, bunun ise ancak bağımsız ve tarafsız hâkimlerle sağlanabileceğini” ifade ettikten sonra konuşmasını Kur’an-ı Kerim’den ayetlerle temellendirdi. Seküler haber siteleri mal bulmuş mağribi gibi Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya’ya yüklendiler. Laiklik damarı pekişen seküler kesimin haber siteleri, laik bir devlette bir mahkeme başkanının, kutsal metinlere atıfta bulunmasını eleştirerek, bu söylemle hukuk devleti olunamayacağını söylemeye çalıştılar. Başkanın ne söylediğini biliyorum. Gayet güzeldi, söyledikleri afaki, ideolojik değildi. Halkının çoğunluğu Müslüman olan bir........
© Yeni Akit
visit website