Yargı Bağımsızlığı Ayaklar Altında
Türkiye’de hukukun bağımsızlığı, tarafsızlığı ve adil olma ilkesi, tarih boyunca sürekli aşınmış ve ders kitaplarında idealize edilen bir nostalji olarak kalmıştır. Ülkenin askeri darbelerle ve sivil yönetimlerle şekillenen siyasi geçmişi, farklı “demokrasi” tanımları altında bu ilkenin zedelenmesine yol açmış, toplumda derin adaletsizliklerin hafızaya kazınmasına neden olmuştur. Günümüzde ise hukuk büyük ölçüde işlevsiz hale gelmiş; yargı, sermaye ve iktidarın etkisine açılarak halkın adalete olan güveni sarsılmış, adaletin toplumsal yaşamda yer bulması faşizan uygulamalarla engellenmiştir.
Erdoğan’ın siyasal İslamcı, gerici yönetimi altında yargı, bağımsızlığını tamamen kaybetmiş, hukukun üstünlüğü siyasi talimatlarla işleyen, kapitalist bir şirket düzeniyle yönetilen “adalet sarayları”na dönüşmüştür. Evrensel hukuk ilkelerinden koparılan bu yapılar, iktidarın baskı mekanizmasına dönüşerek muhalifleri susturmak için kullanılmaktadır. Hukuk bir sindirme ve cezalandırma aracı haline getirilirken, kolluk güçleri muhalefeti terörize ederek devlet destekli zorbalığı kurumsallaştırmaktadır.
Devrimciler, gazeteciler, vicdan sahibi avukatlar, akademisyenler ve burjuva muhalif siyasetçiler, uydurma gerekçelerle tutuklanarak cezaevlerine konulmakta; böylece toplum sindirilmek istenmektedir. Savunma hakkı yok sayılmakta, hukukun temel ilkeleri sistematik olarak çiğnenmektedir. Mahkeme salonları adaletin sağlandığı yerler olmaktan çıkıp, iktidarın muhaliflerini cezalandırdığı mekanizmalara dönüşmüştür.
Genç avukatlar ve yeni nesil hukukçular, meslek hayatlarına başladıkları ilk günden itibaren hukuk sisteminin öğretilen ideallerle örtüşmediğine tanıklık etmektedir. İlk duruşmalarında adalet saraylarının gerçek yüzüyle karşılaşan bu........
© Yarın Haber
![](https://cgsyufnvda.cloudimg.io/https://qoshe.com/img/icon/go.png)