Türkiye: Kriz, Direniş ve Gelecek
AKP-MHP iktidarı, yalnızca ekonomik ve siyasi değil, tarihsel ve kültürel açıdan da tükenmiş bir rejimin son aşamasını temsil etmektedir. Siyasal İslamcı anlayış, Cumhuriyet’in kazandırdığı hakları ve hukuki değerleri aşındırarak, halk egemenliği ve seküler temeller üzerine kurulu sistemi otoriter bir yönetimle İslami normlara göre yeniden şekillendirmeye çalışmaktadır.
İktidarın sıkça dile getirdiği “Yeni Türkiye” ve “kültürel egemenliğimizi kuramadık” söylemleri rastgele sarf edilmiş ifadeler değildir. Bu sözler, Cumhuriyet ve aydınlanmacı gelenek karşısında dahi tutunamadıklarının itirafıdır. 22 yıllık iktidarları boyunca devlet kurumlarını içini boşaltarak kuralsızlıklarla yönetilen bir ülke yarattılar. Bunun sonucunda ne etik ne de ahlaki bir düzen kaldı. Etik sahibi olmayan toplumların sınırları da olmaz; Türkiye, toplum olamamış bir ülke olarak sınırsız bir düzensizliğin içine sürüklenmiştir.
Ülkenin çöküşündeki temel dinamik, “kindar ve dindar nesiller” yetiştirme projesinin başarısız olmasıdır. Toplum, iktidarın inşa etmek istediği rejimi benimsememekte, ilerleme ise başka bir mecrada durdurulamaz şekilde akmaktadır.
Cumhuriyetçi ve aydınlanmacı değerlerin tasfiye edilmek istendiği bu süreçte, iktidar baskı, itaat ve dogmatik inanca dayalı bir düzen kurmaya çalışsa da tarihsel sürekliliğini kaybetmiş, toplumsal desteğini yitirmiş ve kendi iç çelişkileriyle yüzleşen bir yapı haline gelmiştir.
Ekonomi ve Siyasette Derin Kriz
Uluslararası finans kapitale bağımlı hale gelen ekonomi, rant, haraç ve komisyon mekanizmaları üzerinden yürütülen ekonomi-politiğin çelişkilerini barındırmaktadır. Sermaye sahipleriyle yaşanan gerilimler ve belediyelere kayyum atamaları, bu tükenmişliğin açık göstergeleridir. Ekonomik yöneticiler, neoliberal bir teknokrat gibi görünse de yargıdaki belirsizlikler ve keyfiyet, yabancı yatırımın gelmesini engellemektedir. Sermaye sahipleri, karar alma mekanizmasının merkezileşmesinden rahatsızdır ve bu durum ekonomik krizi derinleştirmektedir.
Jeopolitik olarak rejim, askeri ve stratejik varlıklarını pazarlayarak kaynak bulmaya çalışırken artan gerilimlerle karşı karşıya kalmaktadır. ABD’nin yayılmacı politikaları, Rusya ile çatışmalar ve Avrupa’nın göçmen politikaları,........
© Yarın Haber
