menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Trump’ın Avrupa’sı: Faşizm, Savaş ve Yeni Düzen

5 0
29.04.2025

Kapitalist-emperyalist sistemin krizleri derinleşirken, dünya yeni bir faşist dalganın, savaş ekonomisinin ve otoriter tahakkümün karanlık sularına sürükleniyor.

“Batı’dan bahsettiğimde coğrafi bir alandan değil, bir medeniyetten bahsediyorum” diyor
Meloni.

Oysa “Kapitalist-emperyalist sistemin krizleri halklara savaş ve yıkım getirirken; direnişin kaynağı, halkların ortak iradesinde mayalanır.”

Atlantik Faşizmi: Meloni-Trump İttifakı

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin, ABD’nin olası yeni başkanı ve küresel faşist dalganın başat figürü Donald Trump tarafından Beyaz Saray’da ağırlanması, yalnızca bir diplomatik jest değil, çok kutuplu emperyalist krizlere verilen otoriter bir yanıttır.

Trump, kapitalist sistemin saldırgan restorasyonunun küresel yüzü olurken; Meloni, Avrupa kıtasında bu restorasyonu taşımayı üstlenmiştir. Meloni’nin "Batı bir medeniyettir" söylemi, emperyalist ideolojinin klasik "medeniyet-barbarlık" ayrımını güncellemekte; halkların direnişini barbarlıkla yaftalayan yeni bir tahakküm dili kurmaktadır. Bu söylem, faşizmin yükselmesinin ideolojik zeminini sağlamlaştırmak için kullanılan bir araçtır.

Faşizm, sadece bir yönetim biçimi olarak değil, aynı zamanda kapitalizmin krizinden kurtulma çabası olarak yeniden şekilleniyor. Trump ve Meloni gibi figürler, emperyalizmin saldırganlığını kültürel ve siyasal bir hakikat olarak sunduklarında, halkların ortak iradesini, direnişlerini ve özgürlük mücadelesini baskı altına almak için ideolojik bir savaş açmaktadırlar.

Çöken Hegemonya: Tek Kutuplu Düzenin İflası

Trump-Meloni buluşması, ABD merkezli “tek kutuplu dünya düzeni” masalının tarihsel iflasının itirafıdır.

ABD’nin askeri ve ekonomik üstünlük projeleri, Çin’in büyümesi, Rusya’nın jeopolitik meydan okumaları ve Latin Amerika ile Afrika’da yükselen halk hareketleriyle sarsılmıştır. Emperyalist merkezler, krizleri aşmak için yeni ve daha sert araçlar arayışına girmiştir. Küresel kapitalizm bu noktada tek başına ayakta duramayacak hale gelmiştir.

Bu çözülmeye karşı emperyalist merkezlerin yanıtı, faşistleşme ve otoriterleşme olmuştur. 21. yüzyılda faşizm, yalnızca ekonomik krizlerin bir sonucu değil, aynı zamanda ideolojik bir yeniden inşa sürecidir. Emperyalist merkezler, halkların dirençlerini bastırmak için........

© Yarın Haber