menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Krizin Derinliğinde Yaşayanlar, Direnişin Ucunda Yürüyenler

5 0
26.04.2025

Kapitalist Çöküşün Eşiğinde Bir Ülke: Türkiye, 2025

Türkiye, 2025’e yalnızca bir ekonomik krizle değil, derin ve yapısal bir toplumsal çöküşle girdi. Bu çöküş, kötü yönetim ya da bireysel hatalarla açıklanamayacak kadar sistemiktir. Bugün yaşanan, neoliberal kapitalist tahakkümün ve sermaye birikim rejiminin iflasıdır. AKP-MHP iktidarının otoriter tahkimatıyla perçinlenen bu düzen, yalnızca iktisadi göstergeleri değil, doğrudan hayatın kendisini hedef alıyor. Ranta dayalı ekonomi çökerken, enkazı emekçilerin sırtına yıkılıyor. Emek yerine borç, üretim yerine spekülasyon, halk yerine sermaye esas alındı.

Bugün Türkiye’de barınma hakkı unutulmuş bir hatıradır; asgari ücret açlığın altındadır; üniversite diploması ise işsizlik belgesine dönüşmüştür. Enflasyon artık yalnızca etiketleri değil, doğrudan hayatları yakmaktadır. Açlık yalnızca yoksul bölgelerin değil, üniversite yurtlarının, işçi mahallelerinin, tarım havzalarının ortak kaderidir.

Kriz bu ülkenin tüm damarlarına yayılmıştır ve çözüm, sistemin içinde değil, ona karşı örülecek halkçı ve devrimci bir mücadeleden doğacaktır.

Çöküşün En Ağır Yükünü Taşıyanlar: Gençlik ve Toplumsal Muhalefet

Bu çöküşten en sert biçimde etkilenen kesim gençliktir. Çünkü gençlik yalnızca bugünün değil, yarının toplumsal tahayyülüdür. Rejim, yarını bastırmadan bugünü sürdüremeyeceğini bildiği için gençliği hedefe koymuştur. Her üniversite bir gözetim alanına çevrilmiş, her kampüs potansiyel tehdit olarak damgalanmıştır. Gençliğin her itirazı kriminalize edilmekte, her örgütlenme girişimi şiddetle bastırılmaktadır.

Ancak bu kuşatma, gençliğin radikalleşmesini de hızlandırmaktadır. Gençlik artık yalnızca hak talep eden değil, düzeni sorgulayan ve değiştirmeye yönelen siyasal bir özneye dönüşmektedir. Mücadele yalnızca yaşama hakkı için değil, geleceği kurma iradesi için de yürütülmektedir.

Bugün Türkiye’de yalnız bireyler değil, topyekûn bir toplumsal muhalefet zincire vurulmuş durumdadır. Anayasal haklar işlevsizleştirilmiş, ifade ve örgütlenme özgürlüğü sistematik biçimde gasp edilmiştir. Grev yapan işçilerden sosyal medya........

© Yarın Haber