Tarımda krizden çıkışın yolu toprağı anlamaktan geçiyor
Yusuf Yavuz yazdı…
Prof. Dr. Tayfun Özkaya’nın Türkiye üzerinden incelediği iki üründen biri olan buğday, tarım devriminin başlangıcından bu yana binlerce yıldır bu topraklar üzerinde yetiştirilen bir ürün. Çayın bu topraklardaki öyküsü ise yaklaşık yüz yıllık bir geçmişe sahip. Ancak buna rağmen buğdayda da, çayda da dünyada en fazla tüketimin yapıldığı ülkelerden biriyiz. Bu haliyle konuyu ele almak için seçilen her iki ürün de vazgeçilmezlerimiz arasında. Nisan 2025’te okurla buluşan ‘Başka Bir Tarım Politikası ve Agroekoloji’ adını taşıyan kitapta, buğday ve çay üretimi üzerinden destekler, ürün fiyatları ve üretim verileriyle Türkiye’de tarımsal üretimin ve üreticilerin içinde bulunduğu çıkmazları sorguluyor.
Kitapta tarımsal üretim açısında bir öneri olarak sunulan ‘Agroekoloji’ kavramı, Latince tarla ya da tarım anlamına gelen ‘argo’ kelimesi ile Yunanca kökenli ev anlamına gelen ‘eko’ ve bilim anlamına gelen ‘loji’ ifadelerinin birleşmesinden oluşmuş. Bir başka deyişle, önce işlenen toprağı tanımayı, onun bilgisine sahip olmayı öneren bir kavram. Prof. Dr. Tayfun Özkaya, bu haliyle agroekolojiyi endüstriyel tarıma alternatif olduğunu savunuyor: “Endüstriyel tarım, büyük ölçüde tarımsal işletme dışında satın alınan tarım kimyasallarına, şirket tohumlarına büyük ve ağır tarımsal makinelere, yoğun su kullanımına dayanır. Agroekolojide ise tarım işletmesi, girdilerini büyük ölçüde kendi içinden sağlar, tarım kimyasalları yerine bir yandan halkın bilgisine diğer yandan bununla uyumlu bilimsel ve teknolojik bilgilere dayanır. Kabaca endüstriyel tarım, tarım kimyasallarına dayanırken, Agroekoloji bunlar yerine ekolojiyi kullanır. Agroekoloji, çiftçinin üretim maliyetini düşürür. Eşitlik, biyoçeşitlilik, köylü haklarını savunur. Tüketicinin ve diğer çalışanların da refahını amaçlar.”
Agroekolojinin hem bir bilim, hem de bir uygulama ve hareket olduğuna dikkat çeken Özkaya, bu uygulamanın organik tarıma kökten karşı olmasa bile bu modelin aşılması gereken bir yol olduğunu savunuyor. Organik tarımın şirketler tarafından üretilen gübrelere ve sertifikasyona bağımlı hale geldiğini vurgulayan Özkaya, yüksek gelir gruplarının hedeflenmesiyle........
© Veryansın TV
