Sovyetler Birliği’nin 1930’larda Türkiye’ye bakışı
Yıldırım Koç yazdı…
Eski TKP, maddi kaynak, ideoloji ve politika açılarından Komintern aracılığıyla Sovyetler Birliği’ne bağlı ve bağımlıydı. Sovyetler Birliği de, hem Komintern’i, hem de onun bir parçası olan eski TKP’yi, “enternasyonalizm” adına, kendi ulusal çıkarları için serbestçe kullandı. Eski TKP’nin yönetim organlarında görev alanlardan, atacağı adımlara kadar her konu Komintern (yani Sovyetler Birliği) tarafından belirlendi. Türkiye ve özellikle de Mustafa Kemal Paşa bu konuyu yakından izlediğinden, eski TKP’ye ilişkin devlet politikaları Sovyetler Birliği’nin Türkiye’ye yönelik politikaları ve girişimleri dikkate alınarak belirlendi.
1930’larda Atatürk sağ ve sağlıklıyken, Sovyetler Birliği’nin başında da Stalin vardı. Sovyetler Birliği’nde büyük tasfiyeler ve çok sayıda insanın adil bir yargılama olmaksızın mahkum edildiği ve hatta kurşuna dizildiği yıllarda, Sovyetler Birliği’nin Türkiye’ye bakışı da kuşkulu ve pek dostça değildi. Daha önce hakkında bilgi verdiğim Kızıl Ordu Mareşali Mikhail Nikolaevich Tukhachevsky de (bkz. 14 Ağustos 2024 tarihli “Sovyet Rusya, Türkiye’yi İşgal Etmeyi Düşündü mü? ‘Devrimi Süngünün Ucunda Taşımak’ Tartışmaları” yazım), Türkiye Komünist Partisi yöneticilerinden “Fahri” takma adlı Baytar Ali Cevdet de 1930’lu yılların ikinci yarısında kurşuna dizilmişler, Stalin sonrası dönemde de itibarları iade edilmişti.
Sovyetler Birliği’nin böylesi bir dönemde Türkiye’ye bakışını Falih Rıfkı Atay’ın ve Fahrettin Altay’ın anılarından bir parça anlamak mümkündür. Ayrıca, 1936 yılında Montrö Boğazlar Sözleşmesi sırasında da Sovyetler Birliği’nin pek memnun olduğu söylenemez.
Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında 17 Aralık 1925 tarihinde imzalanan Dostluk ve Tarafsızlık Antlaşması 7 Kasım 1935 tarihinden itibaren 10 yıl süreyle uzatıldı. Ancak Almanya’da Naziler’in 1933 yılı başında iktidara gelmesi ve bir dünya savaşı olasılığının tartışıldığı koşullarda, 1930’lu yılların ortalarından itibaren Sovyetler Birliği’nin Türkiye’ye ilişkin politikalarında değişiklik belirtileri ortaya çıkmaya başladı. Bu değişikliğin bir örneğini Falih Rıfkı Atay’ın Çankaya kitabında görmek mümkündür.
Falih Rıfkı Atay, 1934 yılında Rusya’ya yaptığı ziyaret sırasındaki bazı izlenimlerini şöyle aktarmaktadır:
“Bir gün, ‘büyük haber,’ dedi. Stalin’in pek yakınlarından iki arkadaş sizinle görüşecekler. İki memleket arası münasebetler için bu fırsatı nimet bilmelisiniz.’ Sovyetler Birliği – Türkiye........
© Veryansın TV
visit website