menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Mustafa Suphi’yi eleştiren TKP’liler

22 16
14.09.2024

Yıldırım Koç yazdı…

Mustafa Suphi, Türkiye komünist hareketi tarihinde önemli bir önderdir. 1883 yılında Giresun’da doğdu. 1908 öncesinde Fransa’da eğitimine devam ederken İttihatçıların Tanin gazetesinde yazılar yazdı. 1908 devrimi sonrasında Türkiye’ye döndü. Bir süre sonra İttihatçılara muhalefete başladı. Yusuf Akçura ve arkadaşları tarafından 5 Temmuz 1912 tarihinde kurulan Milli Meşrutiyet Fırkası’yla bağlantı kurdu, partinin yayın organı İfham’da yazdı. Tarık Zafer Tunaya, Milli Meşrutiyet Fırkası’nı, “siyasal tarihimizin ilk milliyetçi partisi” olarak nitelemektedir (Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasal Partiler, C.1, İkinci Meşrutiyet Dönemi, Hürriyet Vakfı Yay., İstanbul, 1988;354). 1913 yılında Sinop’a sürgün edildi. Sinop’tan Rusya’ya kaçtı. Dünya Savaşı çıkınca Osmanlı uyruğu olduğu için esir muamelesi gördü. Bu süreçte Bolşevik oldu.

Mustafa Suphi ve 14 yoldaşı, 28-29 Ocak 1921 tarihinde Trabzon’da Teşkilatı Mahsusacı ve Enver Paşa’nın yakını Yahya Kahya’nın adamları tarafından haince katledildi. Mustafa Suphi’ye ilişkin çok sayıda kitap yazıldı ve mücadelesi anlatıldı. Ancak eski TKP mensubu ve yöneticisi bazı kişiler, Mustafa Suphi’nin kişiliğine ve siyasi çizgisine çok ciddi ve sert eleştiriler de yöneltti.

Bu yazıda bu eleştirilerden örnekler vereceğim.

Mustafa Suphi’yi çok sert biçimde eleştirenlerin başında, TKP’nin 1920 yılındaki kurucu kadrosundan Süleyman Nuri gelmektedir.

Süleyman Nuri, 1895 yılında doğdu. 1913 yılında çavuş okulundan mezun oldu. 1917 yılında Rus ordusuna teslim oldu. Bolşeviklere katıldı. 1920 yılı Eylül ayında toplanan Doğu Halkları Kurultayı’nın hazırlıklarına katkıda bulundu ve kurultaya katıldı. Ardından Türkiye Komünist Partisi’nin Birinci Kongresi’ne katıldı ve ilk merkez komitesine seçildi. 1921-1922 yıllarında Bakü’de faaliyet gösteren parti okulunda öğretmenlik yaptı.

Süleyman Nuri 18 Kasım 1921 (kitabı hazırlayanın belirttiğine göre, 1920 de olabilir) tarihinde “Doğu Halkları Propaganda ve Faaliyet Sovyeti”ne “Baş Prezidyum Sekreteri” imzasıyla verdiği raporda Mustafa Suphi’ye ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

“Türk komünistlerinin ilk kongresinin Baku’de toplandığı güne kadar Türkiye’de tek bir komünist dahi yoktu. Bu kongre üyelerinin dörtte üçü Suphi ve çetesinin önerisi üzerine Partiye kabul edilmişlerdir. Kongrede ise Suphi’nin şahsiyetinden başka hiçbir idealin tek bir fikri dahi yoktu. Bunun kanıtı ise, Kongrede duvarlara Lenin ve Trotskiy yoldaşların portrelerinin yanına Suphi’nin portresinin asılmasıdır. Hatta Suphi’nin çetesi Suphi’nin fotoğrafını çoğalttırarak Avrupa’ya yollamayı bile önermiştir.

“Türkiye Komünist Kongresine delege toplamak için Trabzon, Samsun, Giresun gibi yerlere gönderilen kiralık adamlar bir gecede 10 Rus lirasına insan satın almışlar ve bunlardan 3-5 kişilik komünist hücreler oluşturmuşlardır. Ve bu hücreleri delege olarak Türkiye Komünist Kongresine yollamışlardır. Böyle bir kongre toplayan Partiye halkın içinden çıkmış bir parti denilebilir mi?” (Demirel, Yücel (çev.), TKP MK 1920-1921, Dönüş Belgeleri – 2, Tüstav Yay., İstanbul,2004;170)

“Gerçekte ise Türkiye Komünist Partisinin önemi ve gücü sıfırdır. (…)

“Çeşitli maskeler takan Suphi Rus Kızıl Ordusunun süngüsüne dayanarak faaliyetlerini Anadolu’ya taşımaktan başka bir şey düşünememektedir. Ama bu şekilde hiçbir devrim başarılamaz, hiçbir devrimci akım da yönetilemez.” (Demirel/2,2004;171)

“Türkiye devriminde ve Türk ayaklanmalarında iki yıldır mücadele veren aydın halk önderleri Türkiye Komünist Partisi MK’ni oluşturan insanlara güvenmemektedirler. (…) (Demirel,2004;171)

“Türkiye Komünist Partisinin başında bulunan şahısların ve onların başındaki Suphi’nin kişilikleri Rusya’da bulundukları tüm süre boyunca kendilerine çok fazla uygunsuz davranışta bulunma imkanı vermiştir. Ancak tüm bunlar bizim, yoldaşların arasında geçtiği için açığa vurulmadı ve gizli kaldı. Ancak Suphi ve çetesinin Anadolu’da yapacakları küçücük bir istismar, üç yıl boyunca yüce devrimi kahramanca yönetmiş olan Rus komünistlerini lekeleyecektir.” (Demirel/2,2004;172)

“Suphi, aydın gençlik arasında politik şantajcı olarak tanınmaktadır. Tersi de olamaz. İçinde olmadığı hiçbir parti yoktur.” (Demirel/2,2004;172)

“Merkez Komitesi üyelerinden Hakkı Hilmioğlu ‘İttihat ve Terakki’ partisi tarafından Avrupa’da okuyan doğulu öğrenciler arasında (Demirel,2004;172) bu partinin propagandasını yapmak üzere görevlendirilmişti. Kendisi on bir yıl boyunca bu görevi başarıyla yerine getirmekle ünlüydü. (…) Suphi’nin karakterine uyduğu için Suphi ona Parti biletini verdi ve Kongrede MK üyeliğine seçtirdi. (Demirel,2004;173)

“Partideki yönetici ve sorumlu görevler Suphi’ye şahsi hizmet edenlere veriliyor yada onun elinde silah haline getiriliyorlar veya bütün bu insanlar bulundukları mevkilerde hiçbir yeteneğe sahip olmadıkları halde Suphi’nin elinde piyon olmaya hazır olduklarını gösterdikleri için görevlendiriliyorlar. Parti içinde takip edilen politika, satın almak suretiyle Suphi’nin şahsiyeti çevresinde maceracıları ve dünyada kutsal hiçbir şeyi kabul etmeyen, borç duygusu olmayan ve hiçbir idealleri olmayan insanları toplamaktır.” (Demirel,2004;173)

“Partideki en önemli mevkiler, faaliyetler çerçevesinde en etkili görevler Çerkezlere verilmektedir. (…) Acaba nedeni ne? Tabii ki, Suphi’nin Çerkez olması.” (Demirel/2,2004;174)

“Şimdi Türkiye’de devrime karşı sadece Çerkezler mücadele etmektedirler. Sultanlık zamanında saraydaki en önemli görevler sadece Çerkezlere verilirdi. En önemli rütbeleri onlar alırlardı. (…) Çerkezler açıkça ulusal kurtuluş hareketinin düşmanları için stratejik noktaların koruyuculuğunu, Sultanın ve İngiliz subaylarının ajanlığını yapıyorlardı. Son zamanda Çerkez birlikleriyle Bursa’ya saldıran Ahmet Aznavur Paşa da bir Çerkez’dir. Kısaca söylemek gerekirse, Anadolu’daki tüm karşı devrimciler Çerkezlerdi. Çünkü Anadolu insanı sultanlık döneminde Çerkezler yüzünden çok şey kaybetti. O yüzden Anadolu halkı Çerkezlere negatif bakmaktadır. (Demirel,2004;174)

“Bence Anadolu’daki Milliyetçi Parti üyesi olmak, Suphi ve sadece şahsi maddi menfaatleri için onun ardından giden unsurlar gibi olmaktan daha faydalıdır.” (Demirel/2,2004;174)

“Anadolu halkını komünist gerçeğin aydınlığıyla aydınlatmak için........

© Veryansın TV


Get it on Google Play