Eski TKP’ye gelen emirle yapılan özeleştiri
Yıldırım Koç yazdı…
Bir önceki yazımda, eski TKP’nin Mustafa Kemal Paşa’ya ilişkin iftira ve hakaretlerini özetlemiştim.
Bu yazının konusuysa, eski TKP’nin siyasi çizgisinin nasıl Komintern (Sovyetler Birliği) tarafından belirlendiğini ve 180 derecelik dönüşlerin nasıl yapılabildiğini özetlemektedir.
Komintern’in 1935 yılında gerçekleştirilen 7. Kongresi’nde Komintern’in politikaları temelden değiştirildi. 1928 yılında gerçekleştirilen 6. Kongre’nin aldığı kararların 180 derece zıttı kararlar kabul edildi. 1928 yılının olağanüstü sekter kararlarının yerine 1935 yılında birleşik cephe, halk cephesi ve milli cephe politikası benimsendi. Komintern’den gelen talimatlar doğrultusunda hareket eden eski TKP de, sözde Komintern talimatlarının dışına çıkarak “separat” veya “desantralizasyon” kararına uydu. İşin ilginç yanı, eski TKP’nin Komintern talimatlarının dışında hareket etme dönemi Komintern’in talimatıyla başladı.
Eski TKP’nin bu tarihten itibaren Atatürk’e ilişkin hakaretlerinin yerini övgüler aldı. Ancak bu övgülerin Türkiye’de kimseyi ikna etmediği, yıllarca yapılan hakaretlerin unutulmadığı, bu politika değişikliğinin Türkiye’de kitleler üzerinde hiçbir etkisinin olmadığı, 180 derecelik bu dönüşün Türkiye’de kimse tarafından farkına bile varılmadığı kesindir. Nitekim “separat” kararı ve övgülere rağmen eski TKP kadrolarına ilişkin yeni davalar açıldı.
Komintern’de eski TKP’ye ilişkin desantralizasyon kararı 1937 Şubat’ında alındı. Eski TKP sözde Komintern’e bağlı olmaktan çıktı. Örneğin, Zeki Baştımar CHP’ye üyelik başvurusunda bulundu. Ancak Komünist Enternasyonal Yürütme Komitesi Sekreterliği 1 Temmuz 1937’de şu kararı aldı: “Parti konferansı yapılıp yeni bir Merkez Komitesi’nin terkibi hakkında karar çıkıncaya kadar Halim (Hasan Ali), Aydın (Zeki Baştımar) ve Vasıf yoldaşlardan oluşan geçici bir parti yönetimi atanmalı ve Halim yoldaş bu yönetimin sekreteri olmalıdı.” (Akbulut,Erden, “Separat’ın Öyküsü,” Tunçay, Mete, Türkiye’de Sol Akımlar (1925-1936) C.2, İletişim Yayınları, İstanbul, 2009;672-673)
Mete Tunçay, bu gelişmeleri bu yılları yaşamış bir eski TKP’liden dinledikleri çerçevesinde şöyle anlatmaktadır:
“TKP, 1936’da bir seksiyonu olduğu Komintern’den ayrılmış, merkezsizleştirilmiş (Separat kararı Desantralizasyon adıyla da anılır) ve üyelerinin yasal olanaklar içinde etkinliklerini sürdürmeleri istenmiştir. (…) Eski TKP’lilerden biri, bana, 1936’da bir Komintern temsilcisinin parti MK üyelerine hitaben, konuşmasına şu sözlerle başladığını anlatmıştı: ‘Söylediklerimi işitince, beni Mustafa Kemal’in casusu sanacaksınız, ama değilim!’ Temsilcinin getirdiği direktif, Türk partisinin dağıtılması anlamına geliyordu. TC hükümetinin resmî dış politikası, Sovyet yanlısı olduğu için, şimdi işçi hakları gibi konularda bu hükümeti zorlamanın sırası değildi. Komünistler demokrasiyi (yani Sovyet çıkarlarını) savunmak için legale çıkmalı, CHP gibi siyasal örgütlere girmeli, yasal basında yeralmalı idiler. (…) Partinin bu konuda sonradan yaptığı ender açıklamalardan birinde şöyle denilmektedir: ‘ (…) O zamanki İsmet İnönü hükümetinin, memleketin millî bağımsızlığına, sosyal gelişmesine hizmet eden, memleketin ve halkın yararına olan bütün icraatında aktif olarak desteklenmesine karar verdi. Partiye bağlı gizli işçi sendikaları ve gizli Komünist Gençlik teşkilatı kaldırılarak üyeleri legal işçi ve gençlik teşkilatlarına girmekle görevlendirildi.’ ” (Tunçay, Mete, Türkiye’de Sol Akımlar (1925-1936) C.2, İletişim Yayınları, İstanbul, 2009;13-14;163-164)
Ancak eski TKP, talimatlara uymada biraz geç kaldı. Eski TKP’nin “Faaliyet Programı” 1936 yılında yeniden yayımlandı. Bu baskının başında yer alan “Birkaç Söz” bölümünde Kemalizme yönelik şu suçlamalar yer alıyordu:
“TKP, Kemalist burjuvaziye ve onun diktatoryasına karşı yürüttüğü savaşı; emperyalizme, ecnebi emperyalist sermayenin ajanlığını yapanlara, irticaa, derebeylik artıklarına [karşı yürüttüğü] amansız savaştan ayırmıyor. Kemalistlerin ikiyüzlülüklerini, emperyalist ecnebi sermayenin önünde diz çöküşlerini, Türkiye’nin emekçi halk kitlelerinin aleyhine yaptıkları anlaşmaları, eski muhalefet unsurlarıyla, derebeylik artıklarıyla giriştikleri uzlaşmaları merhametsizce açığa vuruyor. TKP, Kemalist burjuvazinin ve onun halk Fırkası hükümetinin sahtekârlıklarını, boşboğazlıklarını, kitleleri aldatmak ve onları sınıf savaşında dizüstü süründürmek için ileri sürdüğü demagojileri yılmadan, yorulmadan emekçi kitlelere göstermektedir.” (Tunçay/C.2,2009;636)
Bu programın yayımlanmasından kısa bir süre sonra, bir siyasi hareket açısından utanç verici 180 derecelik bir dönüş gerçekleştirildi. Eski TKP ve önderleri, geçmiş yıllardaki tavırlarını “sekterlik” olarak suçladılar. Ancak bu kapsamlı “özeleştiri”, bu sekterlik hatasının nedenine hiç değinmedi. Eski TKP’nin özellikle 1927 yılından 1936 yılına kadar Atatürk ve Halk Partisi konusundaki tüm “sekterliği” (hakaretleri, iftiraları, vb.) esasında Komintern’in talimatları ve onayı doğrultusunda yapılmıştı. Eski TKP, 1936 yılında basılan Faaliyet Programı’nda ifade ettiği tavrı, aynı yılın sonunda yapılan toplantıda yerden yere vurdu; ancak bu dönemde Komintern’in emir ve talimatlarına değinmedi. Parti, kendisini günah keçisi ilan etti.
Komünist Enternasyonal’in yöneticileriyle eski TKP adına Şefik Hüsnü ve Reşat Fuat, 5 Kasım 1936 tarihinde bir toplantı yaptılar. Bu toplantının tutanakları, Bilal Şen tarafından çevrildi. Erden Akbulut da “Separat’ın Öyküsü” yazısında bu tutanaklara yer verdi.
Bu toplantıda Şefik Hüsnü, Parti’nin........
© Veryansın TV
visit website