Eski TKP ve hayal dünyası
Yıldırım Koç yazdı…
Atatürk döneminde eski TKP, Türkiye sosyalist/komünist hareketi tarihinde, gerek üye sayısı ve kitlelerle ilişkileri, gerek toplumsal ve siyasal gelişmeleri etkileyebilme açısından son derece zayıf ve güçsüz bir yapılanmaydı. İdeolojik çalışmaları da (kadrolarının önemli bölümünün Sovyetler Birliği’nde KUTV’daki eğitimlerine rağmen) çok sığdı ve büyük çoğunlukla Komintern kaynaklarındaki tespitlerin tekrarlanmasından ibaretti. Eski TKP’nin önder kadroları Türkiye’nin ekonomik, toplumsal ve siyasal durumunu doğru olarak analiz edemiyor, “gönüllerinden geçeni” gördüklerini sanıyorlar ve (Sovyetler Birliği ve Komintern’den gelen talimatlar temelinde) ona göre politika belirliyorlardı. Eski TKP’nin faaliyetlerinin hemen hemen tamamı devlet tarafından izleniyordu. Bu dönemde birkaç yıllığına belli bir güce eriştiği tek olay, TKP ile ilişkilerin gizli olarak sürdürüldüğü Amele Teali Cemiyeti’ydi.
Eski TKP’nin önder kadroları, somut şartların somut tahlilini yapmak yerine, güçlerini olağanüstü abartma eğilimindeydi. Bu tavır, belki de Sovyetler Birliği ve Komintern’e “güçlü bir TKP” görüntüsü vererek daha fazla destek ve kaynak almaya da yönelikti. Türkiye’deki Komintern temsilcilerinin yetersiz olduğu durumlarda bu çaba herhalde bazen başarıya da ulaşmıştır. Kurtuluş Savaşı’nın ilk yıllarında yönetici kadronun Bolşevikliğe kısa bir süre olumlu bakmış olması da bu abartmanın nedenlerinden biri olabilir.
Mitolojide Procrustes diye biri vardır. Kendisine Polypemon, Damastes veya Procoptas da deniyormuş.
Procrustes, Yunan mitolojisinde bir kişidir. Poseidon’un oğlu olduğuna inanılıyormuş. Procrustes’in Atina yakınlarında bir hanı varmış. Yoldan geçenleri handa gecelemeye davet edermiş. Yolcuları yatırdığı bir de yatak varmış. Eğer yolcunun boyu yataktan kısa gelirse, yolcunun vücudunu gerdirerek boyunu yatağa yetecek biçimde uzatırmış. Eğer yolcunun boyu yataktan uzun gelirse, fazlalıkları kesermiş. Bu uygulama, Theseus’un hana gelmesine kadar sürmüş. Theseus, bu kez Procrustes’i bu yatağa yatırıp boyunu yatağa göre uydurmuş.
Efsane burada bitiyor.
Ancak somut şartların somut tahlilini yapmak yerine, gerçekleri hanındaki yatağa yatırıp yatağın boyutlarına uyduran çok sayıda Procrustes hâlâ var. O zaman gerçekler gerçek olmaktan çıkıyor. Sonunda bunu yapanı da o yatağa yatırıp, yatağın boyutlarına uyduruyorlar.
Bilal Şen, anılarında şöyle bir değerlendirme yapıyor:
“Arşiv çalışmalarım süreci içinde bende oluşan bir kanıyı da ak kağıt üzerine kara yazı olarak aktarmak istiyorum. TKP içindeki muhalefetin ve aydın düşmanlığının kaynağını KUTV ve öteki Sovyet okulları oluşturmuş. Bu okullarda, devrim yapılmasının son çözümlemede iradeye, isteğe bağlı olduğu kanısı yaratılmış, yani Marksizm diye idealizm öğretilmiş.” (Akbulut, Erden – Tosun, Ersin, Bilal Şen, Anılar-Notlar, Genişletilmiş 2. Baskı, Sosyal Tarih Yay., İstanbul, 2008;146)
1919 yılında Bolşevikler İstanbul’a bazı Bolşevikleri göndererek orada bir parti kurmaya çalıştı. 19.6.1919 tarihinde “İstanbul Bolşeviklerinin Rusya Şuralar Hükümetinin Komünist Bolşevik Moskova Merkez Komitesi’ne raporu”nda şöyle hayalci değerlendirmeler yer alıyordu:
“Ordunun kısm-ı a’zamı (büyük bölümü,YK) Bolşeviklik alemine doğru yürümekte olduğundan bizzat müşahede ediyoruz. Çünkü evvel emirde Türkiye hükumeti yani Türk kabinesi orduda mevcut zabitan ve efradına bakmıyor. Ve sahip çıkamıyor. Bu hal karşısında kalan fakir zabitan ve asker sefalet içindedir. Sefalet içerisinde kalan orduda Bolşevizm propagandası bütün manasıyla icra-yı nüfuz etmektedir. (…) Bolşevizm sözleri asker arasında alenen söyleniliyor. Türkiye’nin zabitanı demek kısm-ı a’zamı fakirlerden müteşekkil; şeref ve tantanalar için orduda hizmet eden burjuva ailelerine mensup zabitan pek azdır.” (Erden Akbulut-Mete Tunçay, İstanbul Komünist Grubu’ndan (Aydınlık Çevresi) Türkiye Komünist Partisi’ne, 1919-1926, 1. Cilt, 1919-1923, Sosyal Tarih Yayınları, İstanbul, 2012;37)
Aynı ekibin 28 Haziran 1919 tarihli mektubunda da şöyle deniyordu: “İstanbul’da ve hatta bütün Türkiye’de anasır-ı gayr-i müslime (gayrimüslim ögeler, YK) ve zenginler müstesna olmak şartıyla zabitan, asker ve hemen umum köylü ve işçiler Bolşevizmi hatta rüyalarında dahi severek sayıklıyorlar ve dört gözle bu idareyi beklemektedirler. Yani Türkiye’de inkılâp ihzarı (hazırlaması, YK) gayet kolaydır.” (Akbulut-Tunçay,2012;38)
Türkiye Komünist........
© Veryansın TV
visit website