menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Anadolu’daki Sovyet Rusya yanlısı eski komünistler Kurtuluş Savaşı’na katkıda bulundu mu?

21 0
02.10.2024

Yıldırım Koç yazdı…

Türkiye, 1919-1920 yıllarında hem Yunan saldırısıyla, hem ABD mandasını savunanlarla, hem de Sovyet Rusya mandası yandaşlarıyla mücadele etmek zorunda kaldı.

Sovyet Rusya, umutlarını Avrupa ülkeleri ve özellikle Almanya’da gerçekleşecek bir devrime bağlamışken, güneyini sağlama almak ve Boğazlar’ın Sovyet Rusya aleyhinde kullanılmasını önlemek amacıyla Türkiye’ye de önem veriyordu. Bu strateji çerçevesinde, bir taraftan Boğazlar ve İstanbul’a yönelik bir planı uygularken, diğer taraftan Anadolu’daki kurtuluş mücadelesi sürecinde, Kızıl Ordu’nun veya Sovyet Rusya’daki Osmanlı savaş esirlerinin oluşturduğu bir orduyu kullanarak, 27-28 Nisan 1920 günü Azerbaycan’da kendisine bağlı komünistleri iktidara getirmesi benzeri bir çaba içindeydi.

Bu dönemde Anadolu’da mücadeleyi yöneten kadroların büyük bölümü eski İttihatçıydı ve Talat ve Enver Paşalarla ilişkilerini sürdürüyordu. Enver Paşa umutlarını (denize düşen yılana sarılır anlayışıyla) Sovyet Rusya ile işbirliğine bağlamıştı. Anadolu’ya gönderilen Sovyet Rusya görevlileri, gizli bir Komünist Partisi (Hafi Türkiye Komünist Fırkası) kurmuş, Anadolu’da Bolşevikliğin ne olduğunu bilmeden Sovyet Rusya’dan yardım almak amacıyla Bolşevik sempatizanı olan milletvekillerini etkilemiş, dönemin en önemli silahlı gücü olan Çerkes Ethem ile bağlantı kurmuş, Yeşil Ordu’nun yönetiminde etkili olmuş ve Meclis’te Mustafa Kemal Paşa muhaliflerini de içeren Halk Zümresi grubunu etkileyen bir güce ulaşmıştı. Mustafa Suphi’nin önderliğinde bir askeri birlik Azerbaycan’da hazırlanıyordu. Çerkes Ethem’in ayaklandığı günlerde Anadolu’ya gelen Sovyet Elçiliği mensupları içinde de çok sayıda asker bulunuyordu. Bu ilişki ağı içinde Ankara’da yönetime gelecek ve Sovyet Rusya’nın kontrolü altındaki bir yapı, Sovyet Rusya’nın Kızıl Ordusunu Anadolu’ya davet ettiğinde, Azerbaycan modeli Anadolu’da tekrarlanabilecekti. (Sovyet Rusya’nın Kızıl Ordu aracılığıyla “sosyalist ülke” kurma anlayışını ve pratiğini daha önceki yazılarımda özetlemiştim.)

Anadolu’daki Sovyet Rusya yanlısı komünistler bu planda kullanıldı. Bu komünistler, Anadolu’daki kurtuluş mücadelesine destek vermediler; köstek oldular. Türkiye’yi Sovyet Rusya’nın mandası haline getirme çabaları, Mustafa Kemal Paşa sayesinde önlenebildi. Mustafa Kemal Paşa, bu karmaşık süreci, bağımsız bir Türkiye’nin kurulması yolunda yönlendirdi.

Kurtuluş Savaşı yıllarında İstanbul’daki komünistlerin, emperyalist işgale karşı hiçbir şekilde mücadele etmediklerini, işgali kabullenerek ve Anadolu’daki kurtuluş mücadelesine hiçbir somut destek vermeyerek, Türkiye sosyalist hareketi tarihine büyük bir leke sürdüklerini geçen gün yazmıştım. İşin kötüsü, Anadolu halkı varını yoğunu kurtuluş mücadelesine feda ederken, işgal altındaki İstanbul’da hiçbir risk almadan yaşayan ve “sosyalizm mücadelesi” verenler, daha sonra hayatını kurtuluşa adayan ve ülkenin bağımsızlığını kazananları eleştirmeye kalktı.

Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadolu’da bazı Sovyet Rusya görevlileri ile bunlara bağlı ve bağımlı küçük bir yerli komünistler grubu bulunuyordu.

Sovyet vatandaşı olan ve Anadolu’da Sovyet Rusya’nın çıkarları doğrultusunda komünist partisi kurup faaliyet gösteren Şerif Manatov ve Ziynetullah Nevşirvanov gibi kişilerin çalışmaları konusunu daha önce yazmıştım (“Anadolu’da Komünist Partisi Kuran Sovyet Vatandaşları,” 19 Haziran 2024). Bu ve benzeri Sovyet Rusya görevlilerinin yönlendiriciliğinde önce Hafi (Gizli,YK) Türkiye Komünist Fırkası ve ardından legal Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası kuruldu.

22 Haziran 2024 günü yayımlanan “Komünistliği ‘Rusya’nın Memurluğu’ Zanneden Anadolu ‘Komünistleri’“ başlıklı yazımda belirttiğim gibi, 1920 yılında Anadolu’da Aralov’un ifadesiyle, kendilerini “bizim memurumuz gibi görüyor ve bu yüzden onlara para vermemiz ve çalışmalarını yönetmemiz gerektiği kanısında” olan “komünistler” vardı.

Anadolu’da başından itibaren Sovyet Rusya’nın yönettiği bu ufak komünist grubun Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde sürdürülen Kurtuluş Savaşı’na somut ve elle tutulur bir katkısı oldu mu?
Olmadı. Tam tersine, destek değil köstek oldular.

26 Haziran 2024 günü yayımlanan “Sovyet Rusya’nın ve Eski TKP’nin Çerkes Ethem Fiyaskosu” yazımda, Sovyet Rusya görevlilerinin ve onların kontrolündeki bazı yerli komünistlerin Çerkes Ethem’i nasıl desteklediklerini ve onu kullanmaya çalıştıklarını belgeleriyle aktarmıştım.
Bir de Tokat Mebusu Nazım Bey’in, Meclis’te Mustafa Kemal Paşa’ya darbe girişimi amacıyla Sovyet Rusya Büyükelçisi Aralov’dan yardım istemesi ve Aralov’un bu girişimi Mustafa Kemal Paşa’ya bildirmesi olayı var.

Anadolu’daki Hafi Türkiye Komünist Fırkası ve ardından kurulan Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası’nın Kurtuluş Savaşı’na askeri olarak bir desteği söz konusu değildi. Bu iki örgüt, ara sıra yaptıkları açıklamalarla ve bazı girişimlerle de Kurtuluş Savaşı’na destek değil, köstek oldular. Ancak bağımsız güçleri o kadar küçüktü ki, önemli bir olumsuz etkileri olmadı. Sırtlarını Sovyet Rusya’ya dayadıkları için, bu yanlış tavırları nedeniyle karşılaştıkları yaptırımlar da küçük kaldı.

Sovyet Rusya vatandaşlarının öncülüğünde kurulan Hafi Türkiye Komünist Fırkası’nın 1920 Haziran tarihli nizamnamesinde şu ifadeler yer alıyordu:

“M.18. Türkiye Bolşevikleri sosyalistliği kabul eden diğer milletler ile Türkiye arasında alelusul (usulen,YK) siyasi hudut ve gümrük muamelatını lağv ederler. (kaldırırlar,YK)”

“M.25. Türkiye Komünist Partisi Moskova’da münakit (toplanan,YK) (Üçüncü Enternasyonal)in Bakû Kongresinde kararları vasıl oluncaya (ulaşıncaya, YK) kadar şu mezkûr (belirtilen,YK) esaslar dahilinde halkı tenvir (aydınlatma,YK) ve irşat etmeğe (doğru yolu göstermeye,YK) devam eder.” (Mete Tunçay, Türkiye’de Sol Akımlar 1908-1925, İletişim Yay., İstanbul, 2009;468-469)

Hafi Türkiye Komünist Fırkası, 14 Temmuz 1920 tarihinde yayınladığı bildiride şunları belirtiyordu:

“Türkiye’de Merkez-i Umumisi Ankara’da olmak ve sosyalizmi yerleştirmek üzere (Üçüncü) Enternasyonal’e merbut (bağlanmış,YK) bir Komünist Partisi teşkil olunmuştur. (…) Türkiye Komünist Partisi komünizm esasatından (esaslarından,YK) ibaret olan nizamname-i umumisi dahilinde halkı irşat (doğru yolu göstermek,YK) ve bu büyük mefkure (ülkü,YK) etrafında vatandaşları toplayarak eski zihniyet ve eski akideler (dini inanış,YK) üzerine bina edilen hal-i hâzır (mevcut,YK) tarz-ı idaresini (yönetim biçimini, YK) yıkmak ve içtimâi inkılâbı (toplumsal devrimi,YK) meydana getirmek maksadıyla teşekkül etmiştir.”

Bildiride, Mustafa Kemal Paşa önderliğinde oluşturulan hükümetin “demokratik burjuva sınıfına” dayandığı ileri sürüldü ve “milliyetperverlikten ayrılamadığı” “bilhassa komünizm ceryanlarına fiili müdahalelerde” bulunduğu belirtildi ve şöyle dendi:

“Türkiye Komünist Partisi, (…) bir tarafta İngiliz siyasetine alet olan Hürriyet ve İtilafçılar, diğer tarafta halk için onlardan hiç farkı olmayan ve fakat maske ile meydana çıkan eski İttihatçılar olduğuna kanaat ve bu kanaati resmen ilan ve her iki hükümetle hiçbir alakası olmadığını beyan eder. Cihan inkılâbının bir ordusu olarak kızıl bayrak altında bütün dünyadaki komünist arkadaşlarıyla beraber çalışmayı en........

© Veryansın TV


Get it on Google Play