menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

‘Sosyal demokrasi’ nasıl bir değişim yaşadı?

13 1
17.03.2025

Yıldırım Koç yazdı…

“Sosyal demokrasi”nin 1919 yılından sonraki biçiminin en bilinçli ve başarılı temsilcisi, İngiliz İşçi Partisi ve onun ideolojik çekirdeğini oluşturan Fabian Derneği’dir. Almanya’da “sosyal demokrasi” birkaç evreden geçerek günümüzdeki biçimini almışken, İngiltere’de başından itibaren çok bilinçli bir politika söz konusudur. Bunun nedeni de, İngiltere hakim sınıflarının ve devletinin, 19. yüzyılın ilk yarısındaki büyük işçi eylemlerinin ardından, yüzyılın ikinci yarısından itibaren işçi sınıfını sistemle bütünleştiren çok bilinçli bir çizgi izlemeleridir.

Umarım, günümüzde sosyal demokrasinin Atatürkçülükle benzer ve hatta aynı olduğunu düşünenler, bu gerçekler karşısında görüşlerini sorgulamaya başlarlar.

İngiltere’de sosyal demokrasi daha başından itibaren sermayedar sınıfın ve emperyalizmin destekçisi olarak ortaya çıktı. Emperyalizme açık destek vermede öncülük, İngiltere’deki sosyal demokrat Fabian Derneği’nindir.

1883 yılında kurulan Fabian Derneği demokratik sosyalist bir çizgideydi; ancak sömürgeciydi ve emperyalizmi savunuyordu. Hatta “Fabian emperyalizmi” diye bir kavram bile doğmuştu. İngiliz İmparatorluğu’nun sömürgelere uygarlık götüreceğini iddia ediyordu. Bu görüşün en etkili savunucusu ünlü yazar Bernard Shaw idi.

İngiltere’de Fabian Derneği ve daha sonraki yıllarda Fabian Derneği’nin de katkısıyla kurulan İşçi Partisi tipik sosyal demokrat örgütlerdi; sömürgeciliği ve emperyalizmi (söylemde ve uygulamada) destekliyordu. İşçi Partisi, daha sonraki yıllarda iktidara geldiği dönemlerde de emperyalizmin en büyük destekçisi ve uygulayıcısı oldu.

Sosyal demokrasi, kıta Avrupası’nda 1891’de bilimsel sosyalizmle buluştu. Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nin 1891 yılında kabul ettiği Erfurt Programı özü itibariyle Marksistti.

1898 yılında kurulan Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi, 1903 yılındaki kongresinde fiilen ikiye bölünmüştü ve Lenin’in destekçileri bu adı korurken, yanına ayraç içinde “Bolşevik” sözcüğünü eklemişti.

1889 yılında İkinci Enternasyonal’i kuran sosyal demokrat partiler, sosyalist partiler ve işçi partilerinin büyük bölümü, en azından programlarında ve söylemlerinde bilimsel sosyalizmi savunuyordu.

İşçi sınıfı hareketiyle bilimsel sosyalizmin buluştuğu dönemde sermayedar sınıf da tarihten dersler çıkarmasını bildi.

Burjuvazi, kapitalizmin kâr kaynaklarını zenginleştirerek, kapitalist sömürüye emperyalist sömürüyü de kattı ve bu yolla sağlanan ek kaynaklarla emperyalist ülkelerin işçi sınıflarını kapitalizmin mezar kazıcılığından, kapitalizmin ve emperyalizmin payandalarına, destekçilerine dönüştürdü.

Bu nesnel durumun ideolojik plandaki yansıması ise bilimsel sosyalizmin etkisinden koparılan (“kurtarılan”) sosyal demokrasi oldu. Diğer bir deyişle, sosyal demokrasi içinde revizyonizm olarak ortaya çıkan ve daha sonra sosyal demokrasiye hakim olan anlayış, birkaç kişinin ideolojik ihanetiyle değil, emperyalist ülkelerin işçi sınıflarının, kısa vadeli çıkarlarına uygun biçimde emperyalist sömürüyü ve kapitalizmi desteklemesi sonucunda etkili oldu.

Kapitalizmle uzlaşan ve emperyalizmi destekleyen, işçi sınıfının yalnızca kaymak tabakası (“işçi aristokrasisi”) değil, işçi sınıfının........

© Veryansın TV