menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tek kutuplu dış politika

34 1
11.05.2025

Yavuz Alogan yazdı…

Demokrasiyi taklit eden bir rejimden kusursuz diktatörlüğe geçmek için dış ve iç koşulların uygun olması gerekir. Dış dayanak, ki bu genellikle ABD oluyor, istediklerini alabildiği sürece diktatörlüğe giden yolu görmezden gelecektir. İç koşullar ise ulusal çapta bir iç cephenin tanzimini, eğer bu olmuyorsa iktidardaki gücün kendi iç cephesini kurarak muhalifleri ezmesini gerektirir.

Sadece ABD desteğiyle ayakta kalabilen diktatörlük yoktur. Hizmet süresini belirleyen tavizler sona erince ve yozlaşma gizlenemez hâle gelince destek kesilir, iç dinamiklerin etkisiyle devrilirler. Şili’de Pinochet’den Mısır’da Hüsnü Mübarek’e, Nikaragua’da Somoza ailesinden Filipinler’de Marcos’a kadar ABD’ye güvenen pek çok diktatör hanedan kurmaya çalışırken aynı akıbeti paylaştı.

Saray rejimi başından itibaren ABD-Rusya-AB arasında denge politikası izlemeye çalıştı. Bu çabaya, doğru bir ifadeyle, “neo-Abdülhamid çizgisi” denildi. Bu çizgi Suriye’deki iktidar değişimiyle birlikte kırıldı, Rusya denklemin dışına çıktı.

Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye’nin AB üyeliği sürecini süresiz olarak durdurduğunu açıklaması denge politikasında bir kırılma daha yarattı. Yapılan açıklamada yer alan “Türkiye’nin jeopolitik ve stratejik önemi, ülkedeki demokratik gerilemeyi telafi edemez” ifadesi önemliydi. AB’nin “demokratik gerileme”den çok Kıbrıs meselesiyle ilgilendiğini, sabırsızlık gösterdiğini anlıyoruz. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanı’nın Kıbrıs’ta boy göstermesini “yasadışı ziyaret” gibi diplomatik olmayan bir ifadeyle kınadılar.

Sayın Saray Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin açılışını yaptı ve laiklik ilkesine bağlı Kıbrıs ahalisini, “Kuzey Kıbrıs’ta kızlarımızın başörtüsüyle uğraşırsan karşında bizi bulursun,” sözleriyle tehdit etti.

Daha iki ay önce Sayın Saray, “AB ile tam üyelik hedefine odaklanan bir bakış açısıyla ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz” demiş ve “köprüden önce son çıkışın Türkiye olduğunu hatırlatıyoruz” gibi tuhaf bir ifade kullamıştı (AA.10. 03.25) Türkiye sayesinde göçmen akınlarından korunmanın AB için yeterli olmadığını ve AB........

© Veryansın TV