‘Sümeroloji’nin Yahudi patronları
Prof.Dr. Semih Güneri yazdı…
“…Onlar ‘Alman ekolü’nün açık ve kriptik Yahudi temsilcileridir…”
Dünya arkeolojisinde ‘Eneski Yakın Doğu Medeniyeti / Ancient Near Eastern Civilization’ diye bir tanım vardır. Bu, Eneski Dünya Tarihi / Ancient World History kavramının merkezidir. Bu merkez Dicle ve Fırat’ın körfeze boşaldığı Ur-Uruk-Eridu- Oveyli- Obeyd yerleşmelerinin yan-yana yer aldığı daracık bir alandır. Bu uygarlık merkezinin uzak-uzak Doğusunda uzanıp giden yerleşmelerin çoğu ‘uydu noktalar’ niteliklidir. Uzak-uzak Batısında sıralanan buluntu merkezleri ise benim kabaca deyimimle ‘ağaçlarda sallanan’ birbirinin kafasını kıran ilkel-barbar topluluklardır. Bilimde, sanatta, edebiyatta, hukukta, teknolojide, matematikte, geometride, mimaride, şehircilikte, fende ve sairde ilk keşifler, icatlar, yaratımlar işte o daracık Sümer coğrafyasında olmuş-bitmiştir, kayda geçmiştir. Tarihi maddi verilere göre MÖ 7. bin Neolitik’tir. Hipotetik olarak MÖ 12.-11. bin Son Epi-paleolitik’tir. MÖ 1. bin Demir Çağlarına kadar yayılır gider. Yayılan gelenektir. Gelenek Sümer gelenekselliğidir. Sümer uygarlığı Dünya Tarihi içinde parlayan yıldızdır. Diğer taraftan Sümerlilerin konuştuğu dilin Türkçe ile yakınlığı yüz yıldır konuşulan, yazılan bir husustur.
Sümerce-Türkçe arasındaki yakınlıkları ilk fark edenlerden biri Fritz Hommel’dir (Zweihundert sumero-türkische Wortvergleichungen als Grundlage zu einem neuen Kapitel der Sprachwissenschaft, München, 1915). Sümerlilerin ünlü Ur mezarlarının kazıcısı Sir Leonard Woolley, kazılar tamamlandıktan çok sonra yayınladığı kitaplarının birinde, giriş bölümünde, Sümer dilinin eski Türkçe (Turanca)’ye benzediğini yazar: “…The Sumerians were a dark-haired people-“black-heads” the text call them speaking an agglutinative language somewhat resembling ancient Turkish (Turanian) …” (Leonard Woolley, Excavations at Ur, Newyork, 1965, 6). Sümerliler başta, diğer eklentili dilli, ilgili Mezopotamyalı kültürlerin, Zagroslar’a Üst Paleolitik Sibiryalı göçler sürecinde intikal ettikleri konusunu ise ‘bendeniz’ son iki kitabımda ayrıntılı olarak işledim.
“…Türkler’le en yakın bir surette münasebettar olan, hatta belki de ayniyet gösteren kabile Gutilerdir…”.
Burnumuzun dibinde parıldayıp duran bu uygarlık yıldızını modern Türkiye’de ilk keşfeden Atatürk olmuştur. Atatürk, “Türk Tarih Tezi” projesinde Sümer uygarlığına, Sümerce bilimine vurgu yapmıştır. Bu konunun 1930’lu yıllardaki seçkin uzmanlardan birkaçının yeni kurulan Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi (DTCF)’nde istihdam edilmesini sağlamıştır. Önceki yazılarımda vurgulamıştım, 1935-36 döneminde DTCF’nde işe alınan iki önemli uzman Benno Landsberger ve Hans G. Güterbock idi. İlgili yüzyılın başından günümüze kadar geçen süreçlerin Sümeroloji-Assiriyoloji çalışmalarında bu iki önemli bilim insanı da dâhil, alan Yahudi bilim insanlarının elindedir. Öğrencilik dönemimizde ve sonrasında makalelerinden, kitaplarından adları zihinlerimize kazınmış olan bu yıldızlar Ephraim A. Speiser, Adam Falkenstein, Thorkild Jacobsen, Liane Jakob-Rost, Julius Lewy, Donald Wiseman ve Annelies Kammenhuber gibi ‘Alman ekolü’nün........
© Veryansın TV
