menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

‘Etle tırnak’ palavrası

8 0
22.07.2024

Şahin Filiz yazdı…

Çapsızlığı, cehaletinin giderek koyulaşmasıyla beslenen bir kısım yazar çizer tayfası Cumhuriyetin kurucu ve egemen iradesi olan Türklüğü her cepheden abluka altına almak için akıllara durgunluk veren sözüm ona yazılar yazıyorlar. Türk kimliğini yıpratmak için her türlü palavrayı kendilerine hak görüyorlar. “Milliyetçi-muhafazakar” olduklarını söyleyen bu yazar güruhu, milliyetçilikle muhafazakarlığın ne kavramsal ne de tarihsel olarak yan yana gelemeyeceğini bilmeyecek kadar gözlerini karatmış durumda. Onlar için bir kavramın tarihsel ve bilimsel bir gerçeğe dayanıp dayanmaması pek de önemli değildir. Halkı, yine halka rağmen küçümserler; halkın sırtından, devletin imkanlarından tıka basa doyarlar. Cumhuriyet’in bütün nimetlerinden kanunsuz kuralsız her türlü yolla yararlanmayı doğal hakları sayarlar. Hukuk tanımadıkları gibi haram helal de bilmezler.

“Türklük mü önce Müslümanlık mı” sorusunu, “tabii ki önce Müslümanız, sonra Türk’üz” yanıtıyla çok zekice çözdüğünü düşünürler. Doğal olarak Türklük bir milli kimlik olarak öncedir. Onlara göre İslam dini, insanlığın doğuşundan beri vardır ve Hz. Muhammed ile birlikte en olgun ve nihai noktaya ulaşmıştır. Bu bir inanç düzeyinde söylenebilir ama tarihsel gerçekliklere ve tarih bilimine uygun olması için, arkeolojik, etnolojik, antropolojik ve sosyolojik somut olgulara dayanmalıdır. Dinlerin tarihi, tarih biliminden çok inançla kurgulanan öznel (ideolojik) tarih anlayışına dayanır. Onlara göre “Türklük ile İslamlık etle tırnak gibidir, birbirinden ayrılmaz. Müslüman olmayan Türk, Türk değildir. Daha da ileri gidip, “Müslüman olmayan Türk insan değildir.” Türk-İslam sentezi palavrasının moda sloganları tam da Atatürk ilke ve devrimlerine, Cumhuriyetimize ve onun kuruluş ilkelerine her yönden yöneltilen saldırıların kök ideolojisini oluşturmaktadır.

Dikkat edilirse her bir saldırı Türkiye Cumhuriyeti’nin temel dayanaklarını hedef almaktadır. Etnik bölücülük Türk kimliğine; Türk-İslam sentezcileri din üzerinden yine bu kimliğe ve tarikatçı çevreler de doğrudan Cumhuriyet’e saldırmaktadır. Her biri, Türkiye Cumhuriyeti’nin üzerinde yükseldiği ve birbiriyle ayrılmaz bütünlük oluşturan değerleri aralarındaki gizli uzlaşıya bağlı olarak paylaşıp yıpratmaya çalışırlar. Oysa Türklük başka İslam başka bir şeydir. “Şeriat İslam’dır” yanılgısı da bu palavranın hareket noktasıdır. “Kadının örtünmesi bir tercih değil, zorunluluktur” fetvasını bunlardan ayrı düşünmemek gerekir. “Hira dağı kadar Müslüman Tanrı dağı kadar Türk’üz”söylemi, sözde milliyetçi muhafazakar ideolojinin dünden bugüne süregelen palavralarındandır. Bu yalanlarla pek çok Türk genci sokakları mesken tutmuştur.

Oysa bir milletin milli kimliğini hiçbir din kendi başına üretmez. Benzer şekilde; İslam, Türk milli kimliği ile aynı değildir. Milli kimlik ile herhangi bir dini özdeşleştirmek en hafif deyimle koyu bir cehalet örneğidir. Türklüğün tarihi bütün Sami dinlerden önce başlar. Din ile milli kimlik arasında bir ilişkiden söz edilebilir ama milli kimliği herhangi bir dine bağlamak, bilimsel ve tarihsel gerçekliklere hiçbir şekilde uymaz. Kaldı ki Türklüğü hedef alanlar İslam tarihi konusunda uzlaşmış değildirler. Bu konuda bir uzlaşının olabilmesi için, İslam tarihini tarih biliminin somut olgu ve gerçekleriyle açıklayabilecek verilerin yeterli olması gerekir. Örneğin Hz. Muhammed’in hayatı, Dört Halife dönemi olayları ve........

© Veryansın TV


Get it on Google Play