Demotakrasi
Muharrem Karanfilci yazdı…
AKP iktidarı, bir zamanlar “ileri demokrasi” vaadiyle çıktığı yolda, bugün sandığı koruyup demokrasiyi daraltan bir rejim inşa etti. Türkiye, seçimli ama hesap sorulamayan bir yönetim biçimiyle karşı karşıya…
Türkiye, yirmi yılı aşkın süredir aynı iktidar eliyle yönetiliyor. 2002’de iktidara gelen AKP, ilk yıllarında değişim, özgürlük ve Avrupa Birliği hedefleriyle geniş bir toplumsal umut yaratsa da bugün geldiğimiz noktada, o vaatlerin yerinde yalnızca iktidarın merkezileşmiş gücü kaldı. Reform vaatleri yerini baskıcı bir yönetim tarzına, çoğulculuk ise tek sesli bir siyasi iklime bıraktı.
Sözde “demokratikleşme” adına atılan adımlar, kısa vadede geniş destek gördü. Ancak zamanla bu reformların çoğu, güç dengesini toplum lehine değil, iktidar lehine kuran hamlelere dönüştü.
2010 referandumu, yargı bağımsızlığını güçlendirme iddiasıyla sunulmuştu; ancak sonuçta yargının siyasi etkiden tamamen kurtulması yerine, yeni bir vesayet biçimi ortaya çıktı. İktidar, devletin kurumlarını partinin uzantısı hâline getirerek demokratik denetimi fiilen ortadan kaldırdı.
2011 seçimlerinden sonra AKP, kazandığı her yüzdeyle birlikte devleti daha sıkı kontrol etmeye başladı. Kurumlar arası denge yerine sadakat ilişkileri, liyakat yerine bağlılık öne çıktı.
Medya, hükümet çizgisine çekildi; bağımsız yayın organları cezalarla, baskılarla susturuldu.
2013’teki Gezi Parkı protestoları, halkın demokratik katılım isteğinin bastırıldığı bir kırılma noktasıydı. Barışçıl bir çevre hareketi,........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d