NATO’dan çıkarsak ne olur?
Hüseyin Vodinalı yazdı…
FETÖ/NATO/AKP yapımı Ergenekon/Balyoz Kumpaslarında Atatürk’ten şu alıntıyı pek çok kez yazılarımda kullanmıştım:
“İngilizler, milletimizi bağımsızlıktan mahrum etmek için, pek tabii olarak evvelâ onu ordudan mahrum etmek çarelerine giriştiler. Mütareke şartlarının tatbikatı ile silâhlarımızı, cephanelerimizi, bütün müdafaa vasıtalarımızı elimizden almağa çalıştılar. Sonra kumandanlarımıza ve subaylarımıza tecavüz ve taarruza başladılar. Askerlik izzeti nefsini yok etmeye gayret ettiler. Ordumuzu tamamen lağvederek, milleti, bağımsızlığını muhafaza için muhtaç olduğu dayanak noktasından mahrum etmeye teşebbüs ettiler. Orduyu imha etmek için önce subayları mahvetmek, aşağılamak lazımdır. Buna da teşebbüs ettiler. Bundan sonra milleti koyun sürüsü gibi boğazlamakta, engeller ve müşkülat kalmaz.”
Mustafa Kemal Paşa’nın 31 Temmuz 1920’de Afyonkarahisar Kolordu Dairesi Subaylarına yaptığı konuşmadan alıntıdır…
Dönemin emperyalist gücü İngiltere, Türk devletini yok etmek ve Türkleri Asya steplerine geri göndermek için iki yolu da kullandılar.
Birincisi, kendi askeri güçlerine ek olarak Yunanistan gibi vekil işgal güçleri kullanmaktı.
İkincisi ise içeriden kendi adamlarını yönetime getirmek, gerekirse etnik ve dini grupları kullanarak iç isyanlar çıkarmaktı.
Türkiye’nin 1952’de resmen üye olduğu NATO da dönemin İngiliz İmparatorluğu’ndan farksız.
Zaten her ne kadar patron koltuğunda bugün ABD otursa da, NATO fikrinin babası ünlü İngiliz siyasetçi ve işadamı Sir Cecil Rhodes’tir.
İngiltere derin devletinin beyni Yuvarlak Masa’nın ta 1930’larda oluşturduğu bir projedir NATO.
Amacı da bellidir: Zengin kapitalistlerin çıkarlarını tehdit eden komünizm tehlikesine karşı vassal üyelerle bir dayanışma oluşturmak.
Soğuk Savaş sonrası bu tam olarak yürürlüğe konmuştur.
Avrupa’yı kanatlarının altına alan ABD, Sovyetler Birliği’ni çevrelemek için en kıymetli coğrafyada bulunan ülkemize gözünü dikmiş ve neticede ileri karakol göreviyle üye almıştır.
Esasında 1938 10 Kasım tarihinden beri gerileme olsa da 1952 tarihi (öncülü Amerikancı dinci Demokrat Parti’nin 1950’deki iktidarıyla da tarihlendirebiliriz) genç Türkiye Cumhuriyeti’nin bin kesikle ölümü için bir dönüm noktası sayılabilir.
Siyonizmin ve siyasal İslamın mimarı İngiltere gibi ABD de, sol ve Kemalist hareketlere karşı dinci – gerici ve etnikçi tüm unsurları destekledi.
Hedefi de hep ordu oldu.
Yerine göre kendi “oğlanlarını” getirterek darbeler de yaptı, icabında içerideki Kemalist subayları tasfiye de etti.
Amerikancı faşist 12 Eylül 1980 darbesi mesela orduya yapılan en büyük darbedir. Binlerce yurtsever asker ordudan atılmıştır.
1960 ve 70’lerdeki benzer darbe ve darbe girişimlerinde de bunlar yaşanmıştır.........
© Veryansın TV
visit website