İmralı heyetinin görevi: ‘Ömür boyu Apocu olacağım’
Eray Çelebi yazdı…
Anadolu coğrafyasında yaşananlar; anlayana, idrak edene tarihsel bir ders niteliğindedir.
Ama bırakın Osmanlı’yı, bırakın Cumhuriyet tarihini, bize 10 yıl öncesini bile unutturmak konusunda mahirler.
Adına ‘Milli Birlik ve Kardeşlik’ projesi dedikleri PKK açılımı ile Türkiye’nin nasıl uçuruma sürüklendiğini hafızalarımızdan silmeye çalışıyorlar.
Türkiye, terörü büyütenlerin yüzlerin kızarmadan ‘Terörsüz Türkiye’ vaat edebildiği bir ülke oldu.
Bu ülkede akıl sağlığını korumak çok zor… Ama aynı şeyleri anlatmaktan bitap düşsek de sonuna kadar gerçeği aramaya, hakikati sizlere göstermeye çalışacağız.
**
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ‘PKK açılımı’ndaki yeni aşamayı başlatması sonrası sözde ‘çözüm süreci’nin tutanaklarını (İmralı notları) kaynak göstererek iki yazı yazdık. İlk yazıda açılımın terör örgütünün Suriye kolu PYD’ye nasıl fiili özerk bir yapı kazandırdığına, ikinci yazıda ise Öcalan’ın ‘anayasa’ taleplerine dikkat çektik.
Yine İmralı notlarından yola çıkarak bu kez size, 2013-2015 yılları arasında olduğu gibi ‘çözümün aktörleri’ arasında gösterilen İmralı heyetinin aslında PKK’nın büyümesi için nasıl kilit bir oyuncu olduğu gerçeğini anlatmaya çalışacağız.
Evet… Doğru… BDP/HDP/DEM, PKK’nın siyasi uzantısı. Bunu tartışmak bile ahmakça. Ancak dediğimiz gibi, biz bu yazıda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘Temasları olumlu’ dediği, Ahmet Türk’ü şoke edercesine Bahçeli’nin ‘çok samimi’ yaklaştığı, herkesin tanıdığı DEM çizgisinin açılımdaki ‘heyet’ kimliğiyle PKK’ya nasıl hizmet ettiğine odaklanacağız.
Bu yazı da unutanlar için…
**
Önce heyetin görevi… ‘Arabulucu’ diyorlar ya hani…
Bakın Öcalan 18 Mart 2013 tarihinde Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan, Selahattin Demirtaş’tan oluşan İmralı heyetini nasıl tanımlıyor;
“BDP’nin rolü önemlidir tabii, öyle arabuluculuk falan değil. Gazetelerde ‘postacı’ gibi şeyler yazıyorlar, öyle değil. Bütün bu anayasal-yasal boyut, yani parlamento boyutu sizin işinizdir. AKP’nin de, CHP’nin de bütün bunları kendi içinde tartışması lazım. Sizin de onlarla görüşüp tartışmanız gerekir.”
“…Öncelikle şunu bilmelisiniz: Siz bir müzakere heyetisiniz. Ağırlığınızı korumalı, prestijinizi de kaybetmemelisiniz. Onun için devreye girerken çok düşünmeli, girdikten sonra da gereğini yapmalısınız. Müzakere yürütmek acemiliği ve plansızlığı kaldırmaz, bunu bilmelisiniz. Sözünüzün her yerde ağırlığı olmalı. Beni temsil ediyorsunuz.“
Öcalan’ın bahsettiği ‘anayasal-yasal boyut’ PKK açılımın kilit başlığıydı. Öcalan ‘çözüm süreci’ni bütünüyle yasallaştırmak istemişti. Anayasada Türk vatandaşlığı tanımının değişmesini, Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ndaki çekincelerin kaldırılmasını, PKK’nın çekilmesinin bile yasal çerçevede ele alınmasını, bunun için Meclis’te komisyon kurulmasını hedeflemişti. Elebaşı, bu taleplerinin gerçekleşmesi için de görevi ‘Beni temsil ediyorsunuz’ dediği İmralı heyetine vermişti.
Heyet aynı zamanda PKK’nın operasyonel faaliyet alanının merkezindeydi.
Açılım döneminde tam 33 kez Öcalan’la bir araya gelen heyet, Öcalan’la her görüşme sonrası soluğu Kandil’de alıyordu.
Pervin Buldan 19 Şubat 2024 tarihinde katıldığı bir programda şu ifadeleri kullanıyor;
“33 kez İmralı’ya gittik. İmralı’dan geldikten sonra notlarımızı hazırlıyorduk. Notlarımızı hazırladıktan sonra........© Veryansın TV
